En Eski Anna Kavan kitaplarını, en eski Anna Kavan sözleri ve alıntılarını, en eski Anna Kavan yazarlarını, en eski Anna Kavan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Onun için anlaşılmazdı bu, devam eden, devam edip duran bu
olağanüstü kaçış. Orman sonsuzca devam ediyordu. Sessizlik devam
ediyor, devam ediyordu. Kar durdu, ama soğuk devam ediyor
ve hatta, sanki siyah ağaçlardan çıkan buzlu bir sızıntı altlarında
donup pıhtılaşıyormuş gibi, artıyordu. Küçücük, gönülsüz bir
günışığı dalların çatısından süzülmeden önce saatler peşpeşe geçti,
günışığı köknarların kasvetli kütlelerini, birbirine dolaşmış ölü ve
canlı ağaçlan,- sık sık da, sanki ağaç onu mahsus yakalamış gibi,
dallarda tutulmuş bir kuşu açığa çıkarıyordu sadece. Kız ürperiyordu,
kendini, bir kurban olarak, ölü kuşla özdeşleştiriyordu. Siyah
dalların oluşturduğu ağlara tutulmuş olan oydu. Ağaç orduları
her yandan kuşatmıştı onu, bütün yönlerde sonsuzluğa yürüyorlardı.
Ormanda sinirli oluyordu, hep dert dolu gibiydi orman. Toplaşan ağaçlar sinirini bozuyordu, kendilerini onu kuşatan siyah duvarlara döndürüyorlardı. Vakit geçti, günbatımı sonrası; çok uzağa gelmişti ve çabucak geri dönmeliydi. Fiyorda bakındı, göremedi, yolunu kaybetmişti, ve birden gerçekten korktu, karanlık ormanda geceye kalmaktan dehşete düştü. Yaşadığı iklim korkuydu onun; biraz şefkat görmüş olsaydı farklı olurdu. Ağaçlar hesaplı bir kötülükle onu engelliyor gibiydi. Hayatı boyunca kendisini önceden hüküm giymiş bir kurban olarak düşünmüştü, şimdi de orman olmuştu onu mahvedecek kötü güç. Ümitsizlik içinde koşmaya çalışıyordu, ama gizli bir kök ayağına takıldı, nerdeyse düşüyordu. Dallar saçlarına dolandı, onu geri çektiler, çözülürken şiddetle kamçıladılar. Başından kopan gümüş saçlar siyah iğneler arasında parlıyordu; peşindekiler için, onları kurbanlarına götüren, izlenecek ipuçlarıydı bunlar. Sonunda ormandan ancak onu bekleyen fiyordu gördüğünde tamamen kurtuldu. Sudan kötü bir akıntı yükseliyordu, ilkel, vahşi, kurbanlar bekleyen, bir insan kurbana acıkmış bir şey.
Önkol kemikleri kırılmıştı, kemiğin keskin sivri uçları bilekte yırtılmış dokudan dışarı çıkıyordu. Kendimi hakkı yenmiş hissettim: bu kırığı müşfik sevgiyle tek başıma ben yapmış olmalıydım; yara açmaya hakkı olan tek kişi bendim.