Kanadalı şair, denemeci, romancı, eleştirmen, akademisyen, çevirmen. 1950'de Toronto'da doğdu. Toronto Üniversitesi'nde Latince ve Yunanca eğitimi gören Carson, yüksek lisansını ve doktorasını da aynı üniversitede tamamladı. İlk kitabı Eros the Bittersweet: An Essay (Acı-tatlı Eros: Bir Deneme) 1986 yılında yayımlandı; ardından peş peşe yazdığı kitaplarla edebiyat dünyasındaki yerini sağlamlaştırdı. Kocanın Güzelliği(2002) ile kazandığı T. S. Eliot Ödülü de dahil olmak üzere birçok ödüle layık görüldü. Halen Montreal'deki McGill Üniversitesi'nde öğretim üyesidir. Eserlerinden bazıları: Glass, Irony, and God (1992), Plainwater (1995), Autobiography of Red: A Novel in Verse(1998), Men in the Off Hours (2001), If Not, Winter: Fragments of Sappho (2002),Decreation: Poetry, Essays, Opera (2005).
Unvan:
Kanadalı şair, denemeci, romancı, eleştirmen, akademisyen, çevirmen
Kadın ağzına bir kapı koyma, ataerkil kültürün antik dönemden günümüze kadar varlığını sürdüren bir projesi olarak karşımıza çıkar. Bu projenin en önemli taktiği ise kadın sesinin canavarlıkla, düzensizlikle ve ölümle ideolojik bir biçimde ilişkilendirilmesidir.
...Hayatın bazı riskleri var. Aşk bunlardan 1i. Korkunç riskler. Ray şöyle derdi
Kader benim kapanım ve kapan benim kaderim.
...
İşte nasihatim,
Sarıl
Güzelliğe sarıl...
Şimdi ne olacak peki. Senle ben.
Aramızda bu derin keder var ve öyle bir alışkanlıkla heceleniyor ki
ayırt edemiyorum
aşktan.
Sen temiz bir hayat istiyorsun ben kirli bir hayat yaşıyorum eski hikâye. Peki.
Anne Carson Kanadalı şair, romancı. Nobel Edebiyat Ödülü’nün öne çıkan adaylarından.
Kocanın Güzelliği roman-şiir arasında bir yerlerde, Carson 29 tangoda kurgusal bir deneme diyor. Genç yaşta, erkeğin güzelliğine kapılarak onunla evlenen ama umduğu mutluluğu bulamayan bir kadının yazını. İlişkide yaşadıklarını anlatırken, eril kültür değerlerine
Yazar "29 tangoda kurgusal bir deneme" olarak isimlendirdiği kitabında anlatısal şiirlerini bölümlere ayırmış ve her bölümde çoğunlukla farklı bir yazara göndermede bulunmuş.
.
.
Yazar kitabında, tükenen bir evliliğin hikâyesini farklı bir dille ve anlatıyla zenginleştirerek olağanüstü biçimde okurlara sunmuş.
Peki kitabın ismi neden "kocanın güzelliği"?
Bir kocaya neden güzel denir, güzellik bir anlayış mıdır yoksa kişisel görüş müdür, "güzel" derken kimden ve neden esinlenmiş, bu soruları her bölümde hakkıyla cevaplayarak anlatıyı sürdürmüş yazar.
.
.
Şiir denemez, şiirseldi, farklı ve anlatımı oldukça güzeldi, manzum roman olarak geçse de ne şiir, ne hikâye, ne roman ne de tiyatro metniydi... Göndermelerde bulunduğu düşünürler ilgimi çektiği için okumaya karar vermiştim, en çok da Keats'tan etkilendiğini açık bir farkla kitapta sezmek çok mümkündü.
.
.
Son olarak: Richard Selzer, Homeros, Charlotte Bronte, Kenzaburo Oe, Jean Baudrillard, George Bataille, Platon, John Keats(çoğunlukla), Claude Levi-Strauss, Johan Huizinga, Samuel Beckett, Leslie Kurke; bölümlerde atıflar yapılan düşünürlerdi.
Dikkat: Kalbiniz kırıksa, aldatıldıysanız, üzgün ve ihanete uğramışsanız, terkedilip yalanlarla kandırılmışsanız, hislerinize karşılık bulamamışsanız ve empati kurabilme yetisine sahipseniz lütfen bu kitabı okumayın.
Kalbinizi kırıp size hiç de hatırlamak istemediğiniz şeyler hatırlatabilir, canınızı sıkar ve kendinizi buruk bir kalple kitaba bakarken bulabilirsiniz.
Kitabın konusu, aldatılan bir kadın ve kocasına karşı duyduğu (tek başına asla baş edemediği) aşkı, bu durumu kabullenememesi ve felsefe. O kadar kendine ait karakteri olan bir kitap ki üzgün ve çaresizce bir şeylerin olmasını bekleyen ama kılını bile kıpırdatamayan bir heykele benziyor. Keşke kalbi böylesine kırık olan bu kitabı okumasaydım. Eminim kitabın yazarı da bu kitabı yazdıkça aynı şeyleri hissetmiştir.