Anneliese Marie Frank (12 Haziran 1929 - 1945), Almanya'daki Yahudi Soykırımının simge isimlerindendir. Babası Otto Frank bir banka görevlisiydi. 1929 Büyük Buhranı ile işleri kötüye gidince 1933 yılında iş ilişkilerini kullanarak Hollanda'ya gitmenin bir yolunu buldu. Adolf Hitler'in Hollanda'ya girmesiyle birlikte, buradaki Yahudilere Almanya'daki gibi kısıtlamalar getirilir. Ablası Margotla birlikte sadece Yahudilerin okuduğu okulda eğitim almaya başlar. Yahudilerin kendi işlerini kurmaları ve işletmeleri yasak olduğu için babası işlerinin başına yakın bir dostunu geçirir. Temmuz 1942'de Annenin ablası Margota bir celp gelir ve SS merkezine çağırılır, Yahudi olarak işaretlenir. Anne Frank, 14 yaşındayken Otto Frankın Prinsengracht'taki ofis binasının arkasında bulunan gizli bölmede saklanmaya başlar. Beraberlerinde yakın dost oldukları 4 kişi daha vardır. Burada bir hapis hayatı yaşarlar ve ailelerin dış dünyayla bağlantısını, ihtiyaçlarını Otto Frank'ın sekreteri Miep Gies sağlar. On üçüncü yaş gününde kendisine hediye edilen bir günlüğe saklandıkları iki yıl boyunca yaşanan olayları günü gününe yazmıştır. İki yıl sonra saklandıkları yer polis tarafından basılır. Frank ailesi ve diğer aile trenle Polonya'daki Auschwitz toplama kampına gönderilir. Bir süre sonra Anne Frank ve diğer ailenin üyeleri farklı toplama kamplarında ölürler. Aynı yılın sonbaharında Anne Frank ve ablası Margot Bergen-Belsen kampına gönderilirler. Margot ve Anne tifodan ölür. Auschwitz'de kalan baba Otto Frank, Kızıl Ordunun gelmesiyle kamptan kurtulur. Baba Frank'ın elinde, eski sekreteri Miepin kendisine ulaştırdığı Annenin günlüğü vardır ve bu günlüğü defalarca okur. Sonra bir kopyasını profesör bir arkadaşına gönderir. Yakın çevresinin baskısıyla da günlüğünü yayımlamaya karar verir. İlk olarak 150 bin adet basılır. Bu baskıyı daha bir çok baskı takip eder. 60 dile çevrilmiş ve en çok satanlar listesine girmiştir. Bir süre sonra Frances Goodrich ve Albert Hackett bu kitabı tiyatroya uyarladı ve ilk kez Broadway Sahnelerinde oynandı. Daha sonra Münih Kommerspiele Tiyatrosunda tek dekorlu bir tiyatro olarak Alman tiyatrocu Christia Keller tarafından canlandırıldı.
Tam adı:
Annelies Marie Frank
Unvan:
Yazar
Doğum:
Frankfurt, Almanya, 12 Haziran 1929
Ölüm:
Bergen-Belsen Toplama Kampı, Almanya, 12 Mart 1945
Sevgi... Sevgi nedir? Sanıyorum ki sevgi, sözcüklere sığmayan bir şey. Sevgi, birini anlamak, onun varlığından mutlu olmak. Mutlulukları, mutsuzlukları onunla paylaşmak...
Alıntılarla Yaşıyorum adlı YouTube kitap kanalımda bütün kitaplarını okuduğum yazarlar için detaylı okuma rehberleri paylaşıyorum. Daha çok arkadaşın bu bilgilerden faydalanabilmesi için paylaşabilirsiniz. ⬇️⬇️
İlk romanım
Oblomov kitabını okuyarak bir Rus edebiyatı okuma ayı yapıyoruz! Kitap okuma grubuma katılmak isterseniz bana mesaj atabilirsiniz. 🤓
Uzun zamandır düşündüğüm bir konu olan sanal okuma grubumu 4 yıldır devam ettiriyorum. Şu an farklı meslek gruplarından pek çok okur arkadaşımız gruba üye olmuş durumda. Peki, bu
Savaş ve çocuk...Bu ikili ne kadar birbirine zıt değil mi? Bir o kadar da üzücü. Savaşları çıkaran büyüklerdir fakat mağdur olan masum çocuklardır. Onların suçu sadece dünyaya gelmek midir? Bu romanı okurken kendi kendime çocuklara nasıl bir dünya bıraktığımızı sorguladım. Buradan bütün anne babalara sesleniyorum. Gelin yapmayın çocuklarınıza savaşan bir dünya bırakmayın! Çocukların geleceğini karartmayın. Onlara barış dolu bir dünyada yaşama şansı verin! .Gelelim küçük Anne Frank'a...Anne Frank Yahudi bir ailenin 14 yaşındaki kızıdır. Babasının Hollanda'da ofisi vardır. Nazi Almanyası Hollanda'yı işgal eder. Anne Frank ve dört kişi daha baba Otto Frank'ın ofisinin arkasındaki bir buçuk katlı bir evde saklanırlar. Küçük kız ışıkları açmadan, doğru düzgün yıkanmadan, rahat bir yerde uyumadan 25 ay saklanır. Ve küçük kız saklanırken saati saatine günlük tutar. Dünyadaki insan eşitsizliğini, zulmü yazar, savaşı anlatır. Bu arada küçük kız aşık da olur ve hayallerini yazar. Bir gün her şeyin düzeleceğine inancı güçlüdür. Anne Frank öldükten sonra da yaşamak istemektedir ve bunun için yazar yazar durmadan yazar ... Küçük bir kızın savaşa karşı verdiği mücadele var bu defterde, gözyaşı yok hep umut var. Kitabın dili oldukça sade ve akıcı. Okurken buruk bir gülümseme vardı yüzümde. Anne Frank bize büyük hayat dersleri veriyor. Ondan öğreneceğimiz çok şey var. Günlükleri okuyun ve Anne Frank'ın dünyasına girin, çıkamayacaksınız. Ben çıkamadım hâlâ...İyi okumalar
20 Haziran 1942, Cumartesi
Günlük tutmak benim gibi biri için tuhaf bir duygu. Yalnızca daha önce hiç yazmadığımdan değil. İleride ben de dahil hiç kimse on üç yaşında bir kızın içinden geçenlerle ilgilenmeyecekmiş gibi geliyor. Fakat aslında bunun hiçbir önemi yok, ben yazmak ve daha da önemlisi kalbimden geçen bir sürü şeyi ortaya dökmek
“…zira dünyadaki hangi iklim, adına insan fabrikası denen iklimden daha iç karartıcıdır?”
-
Jean-Jacques Rousseau
Savaş, insanlık tarihi boyunca varlığını sürdüren bir kavram. Dünyanın her yerinde bugüne dek sayısız savaş yaşandı ve sayısız insan hayatını kaybetti. İşkenceler, bombalı saldırılar, kılıçlı ve silahlı çatışmalar sonucu nice katliam ve soykırım