Annelies Verbeke

Annelies VerbekeUyku yazarı
Yazar
6.4/10
31 Kişi
163
Okunma
8
Beğeni
1.727
Görüntülenme

Hakkında

Özgeçmiş Annelies Verbeke 1976’da Belçika/Dendermonde’de doğdu. Gent Üniversitesinde gördüğü edebiyat öğreniminden sonra kendini senaryo yazma işine verdi. 2003 yılında yazdığı ilk romanı Uyku 14 dile çevrildi ve bugüne kadar 70 000’den fazla sattı. Kısa öykülerden oluşan Komşunun Tavuğu Komşuya… adlı kitabı için Belçika’nın en önemli edebiyat ödülü olan Gouden Uil’e layık görüldü. Roman ve kısa öykülerinin yanı sıra en az onlar kadar başarılı olan senaryolar da yazıyor. Romance adlı film, İspanya, Polonya ve Almanya’da düzenlenen film festivallerinde ödüller aldı. Yapıtları Groener Gras, 2007 (Türkçesi: Komşunun Tavuğu Komşuya…, Çeviren: Kevser Canbolat, Aksel Tercüme ve Yayıncılık) Reus, 2006 Slaap! 2003 (Türkçesi: Uyku, Çeviren: Gül Özlen, Ayrıntı Yayınları)
Unvan:
Belçikalı Yazar
Doğum:
Belçika, 1976

Okurlar

8 okur beğendi.
163 okur okudu.
2 okur okuyor.
69 okur okuyacak.
2 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bazı sessizlikler farklıdır. Bazı sessizlikler kafanızın içindedir.
Reklam
kimseyi kurtarmak gibi bir niyetim yoktu, benim kurtarıcılarım ise hep geç kalıyorlardı.
Sayfa 50 - ayrıntı yayınları.Kitabı okudu
Odasına çıkan merdivenin her basamağında daha gençleştiğimi hissettim. Merdivenleri bitirdiğimde altı yaşıma gelmiştim.
''İki varlık aynı zamanda birbirlerinin hayalindeyse bağları var demektir.''
Annelies Verbeke
Annelies Verbeke
"Gecelerim gündüzlerimden daha uzun, çünkü geceleri yalnızım."
Annelies Verbeke
Annelies Verbeke
Reklam
''İki varlık aynı zamanda birbirlerinin hayalindeyse bağları var demektir.''
Annelies Verbeke
Annelies Verbeke

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
124 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
36 saatte okudu
Uyku. Bazı insanların geceleri, bazı insanların gündüzleri tattığı zevk. Bazı insanlar içinse ölüm. Sebebi uyuyamamak. Gece yatağa yattığında saatlerce boş tavana bakmak. Bir kitap açtığında okuyamayacak kadar yorgun ve halsiz ama uyuyamayacak kadar da ses çıkartan bir beyine sahip olmak. Bu kitapta da iki tane karakterin öyküsü anlatılıyor. Uyuyamayan, hayatları mahvolmuş iki karakter. Karakterimiz erkeğin annesi, oğluna gülen yüzlü yumurta yapan bir fahişe, karakterimiz kadının ise kendisi, karakterimiz erkeğin annesine benzer. Birisi barlarda kadın avlayan, diğeri ise av olan birisi. Elbet bir gün karşılaşıyorlar. Cafelerde, barlarda dans ediyorlar ve bir gün ilişkiye giriyorlar. Ardından birbirlerini hiç görmüyorlar. İkisi de çok şey yaşıyor nihayetinde ve sonunda... İki mahvolmuş hayatın neşesiyle karşılaşıyorlar. Adam kadına gülen yüzlü yumurta yapıyor ve ağzından o kelimeler çıkıyor. "Anneme benziyorsun" Kitaptan güzel iki alıntıyla bitirmek istiyorum: Gecelerim bulabildiğim en karanlık barlarda, üzerlerinde kö­peklerin pireleriyle dolaşan adamlar ve doğmamış bebeklerini iç­kiyle boğmak isteyen kadınların arasında geçiyor. “Hayatın canına okumasına izin verme dostum” dedi büyük bir ciddiyetle. “Başına gelenlere boyun eğmek zorunda değilsin. Haya­tta bazen dişlerini, bazen de kıçını göstermelisin. Ben dünyayı gez­dim, para kazandım ve kendimi ispat etmek için en güzel kadınları becerdim, hem de bu gözümle. Hayatla başa çıkmayı öğrenmelisin.
Uyku
UykuAnnelies Verbeke · Ayrıntı Yayınları · 2014160 okunma
124 syf.
·
Puan vermedi
Başlangıç ve bitiş arasındaki çizginin belirginsizleştiği, birisinin hikayesiyle diğerinin hikayesinin, durumların ve olayların iç içe geçtiği bir kitap. Hayat da böyle değil mi? İki insanın etkileşiminin ve bu etkileşimde geçmiş ve güncel travmalarının etkilerini izliyoruz kitapta.
Uyku
UykuAnnelies Verbeke · Ayrıntı Yayınları · 2014160 okunma
124 syf.
4/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Arka kapakta tanıtımın verdiği heyecanı, etkiyi kitabın sayfaları ilerledikçe kaybettim. İlk sayfalarda uykusuzluğun psikolojik yıkımlarını iki ayrı insanın da uykusuzlukla nasıl başa çıktıklarını daha doğrusu çıkamayışları güzel yansıtılmış. Benoit’in çocukluk hikayesi, ikilinin tanışmaları vs her şey güzel giderken, kitapta bir anda bir kopukluk yaşanıyor. İki ayrı insanın, ayrı ayrı kendi gözlerinden yaşadıkları, başlarına gelenler ifade edilmeye çalışılıyor. Fakat bu kafalarda soru işaretlerine “ee noldu yani şimdi” falan dedirtiyor. Yazar, yer altı edebiyatı kitabı olsun diye, her dip konudan biraz ondan biraz bundan serpiştirmeye çalışmış ama 120 sayfaya bu kadar derinlik katmak, bana göre akışı bozmuş. Ama yine de hakkını yiyemem okunmaya değer, anlatılanlar içimde iz bırakabildi.
Uyku
UykuAnnelies Verbeke · Ayrıntı Yayınları · 2014160 okunma