bilirsin eski rüzgârları
savrulmaları sen
nevruz ateşleri mevsiminde
içime yağan ince ince yağmurları
bilirsin ölmeden önce söylenecekleri de
tabutum kuşlar gibi
süzülürken sonsuzluğa
n'olur az daha kal
günlerin içinde günler aradım
hep akşamlardan geldim
ağır yükünü taşıyarak gecenin
ekmeği bölüştük iyi de
acılar yığılakaldı
sanma ki bu kadardık
kırıla kırıla çoğaldık çocuğum