Tuhaf anlar yaşamama neden olurlar. Tıpkı az önce olduğu gibi... çocuğun afallamış halini gördüğümde, gözlerimin önünden gecikmiş zifafımız ve sonraki ilk geceler
geçti... İnan bana, ister istemez seni düşündüm. Sen de tıpkı bu çocuk gibi acemiydin. Elbette, ben o zamanlar
hiçbir şey bilmiyordum. Bu işin senin yaptığın gibi, böyle yapılması gerektiğini sanıyordum. Ama sık sık, beraberliğimizden hoşnut olmadığın hissine kapılıyordum. Kendimi suçlu hissediyordum o zaman. Bunun benim yüzünden olduğunu, nasıl davranılması gerektiğini bilmediğimi düşünüyordum. Bir yıl sonra, bunun böyle olmadığını, her şeyin senden kaynaklandığını anladım. Hiçbir şey vermeyi bilmiyordun. Hiçbir şey. Beni becerip de tatmin edemeden, huzursuzluk içinde bıraktığın gecelerin sayısını hatırlasana ... " "Halam, sevişmeyi bilmeyenler savaşır derken haksız değilmiş ... " Sözünü sürdürmekten kaçınıyor.
Harekete geçen, kadının eli. Hafifçe çocuğu okşuyor.
Çocuk itiraz etmiyor. Kadın onu okşamaya devam ediyor. Bir anne şefkatiyle. "Önemli değil," diye teselli ediyor oğlanı. Çocuktan hiçbir tepki gelmiyor. Kadın
ısrarla sürdürüyor: "Herkesin başına gelebilir." Ardından temkinli bir ifadeyle soruyor: "Bu ... ilk deneyimin
mi?" Üç ağır nefes süresi devam eden bir sessizlikten sonra çocuk, çekingence ve umutsuzca onaylamak için,
hala kadının saçlarına gömülü duran başını sallıyor.
Kadın elini çocuğun başına doğru kaldırıp türbanına dokunuyor. "Her şeyin bir ilki vardır.
Çocuk ani bir hareketle kadının üzerine atılıyor. "Biraz yavaş ol!" diyor kadın, nefesi kesilerek. Aşırı tahrik olan çocuk beceriksizce kadının bacaklarına yapışıyor.
Kadın, bu beceriksiz bedenin hezeyanlı çırpınışları altında taş kesiliyor, donup kalıyor; çocuk başını onun saçlarının arasına gömmüş, boşa bir çabayla şalvarını indirmeye çalışıyor. Sonunda bu işi kadının kendisi yapıyor.
Çocuk da kendi pantolonunu indiriyor. Kamışı kadının bacaklarının arasına değdiğinde koyverdiği boğuk inilti
kadının saçlarının arasında sönüp gidiyor; bembeyaz kesilen kadın, gözlerini kapalı tutuyor.
Babamın tek kız kardeşidir. Ama
ne kadın! Onun yumuşaklığında büyüdüm ben. Annemden çok severdim onu. Vericiydi. Güzeldi. Çok güzel.
Yüce gönüllüydü. Okumayı, yaşamayı bana o öğretti... ama kaderi içler acısıydı. Çok zengin olan rezil biriyle evlendi. Çekilmez bir adamla. Çevirdiği kirli işlerden çok para kazanıyordu. İki yıllık evlilikleri sırasında halam ona bir çocuk veremedi. Ona diyorum, çünkü siz erkeklerin kafası böyle çalışıyor. Sözün kısası halam kısırdı. Başka deyişle bir işe yaramazdı. Bunun üzerine
kocası onu ana babasına hizmet etmesi için taşraya gönderdi. Kısır ve güzel olduğu için kayınbabası onu hiç tasalanmadan, rahatça beceriyordu. Gece gündüz. Günün
birinde halamın sabrı taştı. Adamın başını yardı. Onu evden kovdular. Kocası da onu reddetti. Babam da dahil olmak üzere kendi ailesi de ona sahip çıkmadı.