Yazarın okuduğum ilk eseri ve yazım dili akıcı ve sade. Kitabın konusu her ne kadar polisiye olsa da daha çok çocuk psikolojisi üzerine kaleme alınmış...
Çocukluk döneminin insan hayatının geleceğini ne şekilde inşa ettiğine ışık tutan bu kitabı okurken nasıl son sayfasına geldiğimi anlayamadım...
Ali, Eda ve Gizem...
Üç kayıp hayat...
Küçücük bedenlerine uzanan kirli eller ve sahipsiz kalan üç küçük çocuk...
İstanbul'da bir Üniversitenin Gastronomi bölümünde hayatları kesişen bu çocukların, geçmişlerine; on iki, on altı ve on sekizli yaşlarına geri dönüp baktığımız da hepsinin travmatik olayların başrol oyuncuları olduğunu ve hepsinin çevresinde gelişen cinayetlerin vuku bulmasına şahit olurken, özellikle çocukların hayatlarında yaşadıkları korkuyu ve kimsesizliğin çaresizliğini kalbimde hissederek okudum...
Levent Şef ise okulun sevilen öğretmenlerinden biri ve öğrencilerinin ve çalışanların zayıf noktalarını bilecek kadar kendine güvenin olan bir karakter olarak karşımıza çıktı. Özelikle öğrencileri ile olan ilişkileri düşündürücüydü...
Eser de cinayetler olsa da alışılmış polisiyelerde ki gibi son sayfalara kadar soruşturmalar yok...
Bir çocuğun yaşam alanına sunulan ve yaşatılan olumsuzlukların onu nasıl canavarlaştırdığını, masumluğunun nasıl hoyratça yok edildiğine ve acımasız sadece dürtüsel olarak elde etmek istediklerini elde edene kadar neler yapabileceğine bu eserle tekrar şahit olacaksınız...