"Sarsıntı öyle şiddetliymiş ki, halk kıyametin koptuğunu zannederek dehşet içinde tövbe ve istiğfara başlamış. Sanki Zilzâl Suresinde anlatılanlar cereyan ediyormuş. Fâtih ve Bayezid Camilerinin kubbeleri yıkılmış, Adalar, Galata ve Kız Kuleleri, Anadolu ve Rumeli Hisarları, Yeni Saray'daki birçok bina, surlar, bentler ve suyolları harabeye dönmüş. Kayserler zamanından kalma kâgir binalarda oturanlardan son anda kendilerini sokaklara atmaya başaranlar ve o sırada dışarıda olanların bir kısmı dışında kimse kurtulamamış. Toprak yer yer yarılıp canavar ağzı gibi açılarak insanları yutuyor, azgın dalgalar köpüre kükreye yükselip surları aşıyor, şehre hücum ederek önüne geleni sürükleyip yok ediyormuş."
Gül, zaman zaman lâle ve karanfil gibi zorlu rakiplerle mücadele etmek zorunda kalmışsa da, saltanatını her zaman korumuş, bütün çiçekleri, hattâ tabiatı özetleyen bir çiçektir; vazgeçilmezliği belki de bundan...