Cafer Solgun

Dersim... Dersim... author
Author
8.1/10
21 People
88
Reads
5
Likes
2,533
Views

Cafer Solgun Quotes

You can find Cafer Solgun quotes, Cafer Solgun book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Asıl önemlisi, beraberimizde getirdiğimiz kitaplarımızı vermemişlerdi. Zaten azdı ve şimdi hiç yoktu. Kitapsız olur muydu? Zamanla edinirdik elbette. Tabii ki taleplerimizden biri de bu olmalıydı. “Ziyaretçilerimizin getirdiği yasal kitapların verilmesi”, Metris’de hep temel taleplerimizden biri oldu. İdarenin de bizim de kitaplarla ilgili büyük bir hassasiyetimiz vardı. Bizim hassasiyetimizin neden malum; içerideydik, siyasi tutuklulardık ve okumak yaşam tarzımızın ayrılmaz bir parçasıydı. Zindancılarımızın hassasiyeti ise, “muzır” neşriyata kesin olarak yol vermemek kararlılığından geliyordu. Oysa yasak kitap edinme şans ve imkânımız zaten yoktu. Yasal kitaplardı söz konusu olan, üstelik de 12 Eylül şartlarında “yasal”. Kayıp eşyalarımız için çok üstelemedik ya, kitaplarımızın peşine epey düştük. Her sayımda “Kitaplarımızı ne zaman vereceksiniz?” diye sorduk. Ve hep, alaycı bir ifadeyle “İnceliyoruz,” cevabı aldık.
Sayfa 140 - İletişim Yayınları
‪Bu coğrafyada birlikte yaşıyorsak ve yaşayacaksak,ancak birbirimizin derdini, davasını, acısını, sevincini kendimizde hissedebildiğimiz ölçüde “biz” olabiliriz. “Biz” olabilmek tek başına kimseyi değil, her rengi ve değeriyle hepimizi anlatır ve anlatmalıdır.‬
Sayfa 208 - Timas YayinlariKitabı okudu
Reklam
Gökte bulut, dalda kaysı. Başlar koymağa hapislik. Karanlık can sıkıntısı… “Kürdün Gelini”ni söyler maltada biri, Bense voltadayım ranza dibinde. Ve olmayacak şeyler kurarım, Gülünç, acemi, çocuksu… Vurulsam kaybolsam derim, Çırılçıplak, bir kavgada, Erkekçe olsun isterim, Dostluk da, düşmanlık da. Hiçbiri olmaz halbuki, Geçer süngüler namluya. Başlar gece devriyesi jandarmaların… Hırsla çakarım kibriti, İlk nefeste yarılanır cigaram, Bir duman alırım, dolu, Bir duman, kendimi öldüresiye, Biliyorum, “sen de mi?” diyeceksin, Ama akşam erken iniyor mahpushaneye. Ve dışarda delikanlı bir bahar, Seviyorum seni, Çıldırasıya… -Ahmed Arif, Hasretinden Prangalar Eskittim
Sayfa 28 - İletişim Yayınları
Türkiye’nin ‘70ler, ‘80ler, ‘90lar gibi son derece zorlu yıllarına, büyük ölçüde “içeriden” tanıklık ettim. “İçeride” büyüdüm. Denilebilir ki, kişiliğim de “içeride” şekillendi. Ama ben hiçbir zaman “içeriye” alışmadım, “içeride” olmaya benimsemedim. “İçerisini” hep insan olmanın doğasına aykırı buldum. Hapishanelerde, genellikle uzun süre hapis hükümlüsü kişilerde görülen türden bir “yerleşik” olma duygusuna hep uzak durdum, hiçbir cezaevine “yerleşmedim” yani. Doğrusu, sürekli sürgünler, yeni tipte cezaevlerine yapılan nakiller, sürgünler nedeniyle, buna pek imkân de vermediler zaten.
Sayfa 16 - İletişim Yayınları
Ben de dahil yüzlerce kişi için TCK 146/1 maddesinden idam cezası talep ediliyordu. Bu madde “Anayasal düzeni devirmek” suçunu düzenleyen bir madde idi ve bizden önce kendileri bu suçu işlemişlerdi aslında… Mahkememiz 15 Mart 1982 günü başladı. Diğer askeri cezaevlerinden gelenlerle birlikte sayımız binden fazlaydı ve o zaman Topkapı’daki Atatürk Öğrenci Salonu’nun (AÖS) spor salonu mahkeme salonuna dönüştürülmüştü. Sonradan Metris Cezaevi yakınlarında başka bir mahkeme salonu inşa edildi. O mahkeme salonunda ilk ve son kez o kadar insan birlikte olduk.
Sayfa 226 - İletişim Yayınları
Ne güzel bir okumaymış
Okumak, şartların seni yönlendirdiği mecrayı anlamak demekti. Haksızlığa karşı çıkmanın yanında, “başka bir dünya ve düzen mümkün” heyecanı idi.
Sayfa 80 - İletişim Yayınları
Reklam
Yaşlı biriydi. “Bizden” biri olsa tanırdık. C Blok’taki DİSK ve Barış Davası tutuklularından biri olmalıydı. Biz ona o da bize bakıyordu. Onlara pek saygı duyduğumuz söylenemezdi doğrusu. Direnmiyorlardı. Direnen tutuklularla hiçbir şekilde iletişim kurmuyorlardı. Koca koca adamlardı ve bağıra çağıra İstiklâl Marşı okuyorlar, kurallar uyuyorlar, cezaevi idaresi ve cuntanın başını ağrıtacak, canını sıkacak hiçbir şey yapmıyorlardı. (bir kez galiba mahkemeye giderken görmüştüm bunları. Havalandırmaya çıkarılmışlardı. İp gibi dizilmişler, önlerinde duran askerin komutasında İstiklâl Marşı okuyorlardı.) Oysa binlerce devrimci tutuklu bir yana, bunlar bir yana idi dünya kamuoyu nezdinde. Kurallara uymasalar, “Biz asker değiliz, siyasi tutukluyuz,” deseler, bize yapılan işkenceleri mesela üç gün açlık grevi yaparak protesto etseler, onlara ne yapabilirlerdi ki? Bir şey yapacaklarını sanmıyorum. Ama onların herhangi bir “aykırı” tutumu, dünya kamuoyu nezdinde cuntayı çok zor duruma sokmaya yeterdi. Yapmadılar.
Sayfa 170 - İletişim Yayınları
PKK söz konusu olunca gün ışığına çıkmamış çok sayıda "iç infaz" ve kuşkulu ölüm olayı olduğunu biliyoruz. Doktor Baran olayı da bunlardan biri...
Sayfa 172 - İletişimKitabı okudu
Ve biliyorum, yüreğinde yaşattığın, savunduğun, büyüttüğün hiçbir şeyi ileride aynı kişi olarak yaşamak mümkün değildir.
Sayfa 377Kitabı okudu
91 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.