Catherine Eagleton

Catherine EagletonParanın Tarihi yazarı
Yazar
7.8/10
8 Kişi
14
Okunma
0
Beğeni
940
Görüntülenme
Mısır Kralı II. Ptolcmaios’un ve ikinci karısı Arsinoe’nin altın oktodrahmisi, M.Ö. 286-246. Yunanca lejand adelphotı, Ptolemaios (resimde bize daha yakın olan ve kraliyet diademi takan) ve kraliçesinin daha önceki Mısır kraliyet uygulamalarının devamı niteliğinde, kardeş olduklarına gönderme yapar.
Kral ve tapınaklar ağırlık standartlarını oluşturmakta ve bir dizi durumda yasalar uyarınca ödenecek gümüş miktarlarıyla birlikte -cezalar, faizler, gündelikler ve benzerleri- belirli malların da gümüş cinsinden değerlerini yazıtlar aracılığıyla duyurmaktaydılar (yine de bunun ne ölçüde resmi anlamda bir fiyat sabitlemesi anlamına geldiği kesin değildir
Reklam
Ortaçağ Avrupası Frank halkının başına bela olan değişik iç savaşların hepsini anım- samak bana hiçbir keyif vermiyor... Ne yapmaya çalışıyorsunuz? İstediğiniz her şeye sahipsiniz! ... Hâzineleriniz ağzına kadar altın ve gümüşle dolu. Yalnızca bir şeyden yoksunsunuz: Barışı sağlayamıyor- sunuz ve bu yüzden de Tanrı'nın yüceliğinden haberiniz yok.
Tebaasından topladığı büyük miktardaki paradan ayrı olarak, Lydialıların servetlerini, bölgedeki, doğal altın ve gümüş alaşımı olan elektron kaynağı Paktolos çayı* ile madenler- den elde ettikleri söylenmekteydi. M .Ö . 6 0 0 dolaylarında, Karadeniz bölgesinde bronzdan yapılan ok biçimli nesneler sikke- lerin bir tür öncülü sayılsa da, Lydialıların bu metalden yaptıkla- rı nesneler genellikle Batı geleneği tarzındaki ilk sikkeler olarak görülmektedirler (tesadüfi biçimde, aynı dönemde Çin’de de bronzdan yapılma “sikke”ler görülmektedir). Lydia paraları, kabaca oval biçimdeydiler ve bu yüzden de küçük altın külçeleri- ni andırıyorlardı.
Afrika’da Modem Para Aşağı Sahra Afrika’sında Avrupai tarzda sikkelerin vc kâğıt paranın ortaya çıkması 18. yüzyılın sonunda gerçekleşmiştir, ancak ayırt edilebilir biçimde Afrika’ya özgü hale gelmesi, 19. yüzyılın sonlarında Avrupa egemenliğinin sağlamlaştırılması sırasındadır. Sömürge döneminin sikke ve bonolarındaki görseller Avrupai etkileri yansıtmaktadır, ancak Afrika devletleri bağımsızlıklarını elde ettikten sonra Avrupai para biçimlerini sürdürmüşler, fakat tasarım seçiminde kendi kimliklerini ortaya koymuşlardır. Bağımsız Etiyopya Krallığfnda Avrupai tarzda paranın piyasaya sürülmesi beraberin- de bir Afrika ulusal kimliği yaratma arzusunu da getirmişti. Yeni parasal sistemler, kul- lanıcılarına tüm ekonomik vc sosyal gereksinimlerini gidermekte hizmet edemediğin- den pek çok bağlamda “paranın” yerel biçimleri de kullanılmaya devam etmiştir.
Özellikle de Mezopotamya’da kullanılan ağırlıklar, şekel ve mina, Akdeniz dünyasına yayılmış ve M .Ö . bininci yüzyıl başlarında Yunanlar tarafından benimsenmişti.
Reklam
Roma Para Sisteminin Başlangıçtaki Gelişimi Belirli ağırlıktaki bronzların erken dönem Rom a’sında para yerine kullanılmış olduğu anlaşılıyor. İtalya’da bulunmuş bronz çubuk ingotlar ve kırıntı biçimindeki bronz par- çaları, bu tarz paranın M .Ö. 4. yüzyıl itibariyle Roma’nın komşuları arasında kulla- nıldığını düşündürüyor. Roma kendi bronz ingotlarını M .ö . 3. yüzyıl başında piyasa- ya sürmüştü. Bunların bir kısmı çubuk şeklindeydi, bir kısmı da Yunan stili sikkelerin yuvarlak biçimini almıştı, ancak kayda değer miktarı daha büyük ve dökme çubuk şeklindeydi. Güney İtalya ve Sicilya’daki Yunan kentleriyle ilişkisi de Roma’yı, onla- rın para biçimlerini kopya etmeye ve darbedilmiş gümüş ve bronz sikkeler üretmeye yöneltmiştir. Bu yeni sikkeler tasarımlarıyla, varlıklarının sorumlusu Yunanların etki- lerini ele vermektedir. Altın sikkeler yalnızca ara sıra darbedilmckteydi. Rom a’nın Kartacalı general HannibaPe karşı verdiği İkinci Kartaca Savaşı’nın (M .Ö. 218-201) ilk yıllarında, savaşın maliyeti Romalıları sikkelerinde düzenleme yapmaya zorlamış- tır. M .ö . 210 dolaylarında, as olarak adlandırılan bronz birim cinsiyle değer biçilmiş bir gümüş sikke olan denarius’a dayalı yeni bir parasal sistem kurulmuştur. Denarius Roma’nın en uzun soluklu para birimlerinden birisidir.
Hem Eşnunna yasalarında hem de ondan iki yüz yıl sonraki ünlü Hammıırabi Yasaları’nda, borçlara uygulanacak faiz oranından, gümüş cinsinden yüzde 20 olarak söz edilmektedir. Ayrıca, eğer borçlunun gümüşü yoksa, borçlarını faiziyle birlikte belirli bir tahıl-giimüş oranına göre tahıl cinsinden de ödeyebil- mektedir.
Sikke Basımı ve Kent-devletleri M .ö . 6. yüzyıl boyunca gümüş sikkeciliğinin Yunan dünyasında yaygın biçimde benimsenmesi, sikkeleri üreten kent-devletlerin otoritesini gösteren desen ve betimle- melerin ortaya çıkışına eşlik etmektedir. Devletin otoritesi, sikkelerin kalite ve değe- rini güvence altına almış ve sahtecilik gibi kötüye kullanımlara karşı koruma sağla- mıştır. Tasarımlar, kentin dinsel kültlerine ve mitolojik geçmişine gönderme yapmak, kentin adını vurgulamak için sÖ7.cük oyunlarına başvurmak suretiyle, kentin otoritesini sim- gelemek üzere seçilmekteydi ve bu tasarımlara kentlerin isimlerini belirten yazılar eşlik ediyordu. Sikkelerin biçimleri ve sanatsal tarzları önemli ölçüde değişmişse de, bu gele- nek, Hellenistik dünyada beş yüzyıl sonra üretilen ilk Yunan sikkelerinden sonuncula- ra dek özgünlüğünü korumuştur.
Yukarıda Tekvin’den alıntılanan pasajda tasavvur edilen, bir köle karşılığında belirli miktarda gümüşün verilmesi işlemi, Yusuf’a ilişkin bu Eski Ahit hikâyesinin gerçekleştiği tarihsel dönem açısından (M .Ö . ikinci binyıl başları) son derece akla yat- kındır, ancak çok önemli bir çekinceyi göz önünde tutmak şartıy- la: 17. yüzyılda metni İngilizceye çevirenler, bu pasajın sikkelere gönderme yaptığını düşünme yanılgısına düştüler (“gümüş parça- sı” ). Mezopotamya ve M ısır’da metallerin para yerine kullanımlarina ilişkin akılda tutulması gereken en önemli nokta, mübadelede kullanılanın sikkeler değil, tartılmış külçeler olduğu ve bir ödeme de kullanılırken bu külçelerin ağırlıklarının her seferinde bir tera- ziyle saptanmakta olduğuydu
Reklam
Roma ve Ravenna’da imparatorluk tarzı altın sikkelerle bazı gümüş ve bronzlar yeniden darbedilmeye başlandı. Roma benzeri bir bağlamda sikke sistemini uygulamaya koyan diğer barbar ardıl devletler şunlardı: Kuzey Afrika’daki nihai yurtlarında Vandallar; kuzeydeki krallıkları ve güneydeki Beneven- to dukalıklarında İtalya’nın Lombardları; önce Güney Galya’da ve ardından İspanya’da Vizigotlar; Merovenj hanedanı altında Fransa’da Franklar ve doğu sınırları boyunca, bir diğer Germen halk olan Bur- gundialılar. Roma sikkeleri, bir tek Britanya dışında bütün eski Batı Roma toprakları üzerinde üretilmeyi sürdürdü. Britanya’da Roma sikkeleri zaten 5. yüzyıl başlarında dolaşımdan kalkmıştı ve 600 yılı civarında Anglosakson baskılarının başlamasına değin başka sikke basılmamıştır.
Günümüz rupi’sinin ve tüm uyarlamalarının öyküsü, İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası’nın, 1835 yılında, standartları belir- lenmiş yeni bir gümüş sikkeyi, Hindistan’da, egemenlik alanında- ki topraklarda dolaşıma sokmasıyla başladı. Rupi adlandırması, Hindistan’da 16. yüzyıldan beri vardı, ancak standartları belirlen- miş bir birim değildi ve ıslah edilmiş rupi, Hindistan’da dolaşımda bulunan üç yüz farklı rupi türünün yerini almak üzere piyasaya sürüldü.
Nimrud’da bulunan, Asur Kralı 111. Salınanasar’a air siyah bir dikilitaş detayı, yak. M .ö . 825. Sahne, Eski Ahit’te adı Keçen İsrail Kralı Yehu tarafından ödenen haracın bir kısmını göstermekte. Asur kralına ödenen ve sahnenin üstünde yer alan çiviyazısında sözü edilen haraç, altın, gümüş, altın kupalar, alttn bakraçlar ve kalaydan oluşmaktaydı. Sağdaki figür, başının üstünde ingotlar taşıyor gibi görünmektedir.
Benzer biçimde, yerel gümüş kaynaklarından yoksun bulunan antik Mısır da Nübye’den gelen altın ve Nil nehrinin yıllık taşkın- larıyla ortaya çıkan tarımsal servetten dolayı zengindi. Mitanni Kralı Tuşratta (yak. M .Ö . 1390-1352), Kral III. Amenhotep’e yaz- dığı bir mektupta (şimdi British Museum’da bulunmaktadır)
M ısır’da “altının tozdan daha bol bulunduğunu” söylemektedir. Yeni Krallık’ın geç dönem metinlerinde (yak. M .Ö . 1295-1069) Mezopotamya’dakine benzer biçimlerde -hem doğrudan ödeme aracı yerine geçmesi hem de takasa konu işlemlerdeki belirli mal- ların değerlendirilmesi anlamında-, hangi metallerin para yerine kullanılacağına uygun olarak, standart ağırlıklardan (91 gramlık deben ve bunun onda birine denk düşen kite) sıklıkla söz edilmek- tedir. Yeni Krallık döneminden günümüze ulaşmış bir belgede, muhafız Amunmes’in, işçi Penamun’dan 50 deben bakır (yaklaşık 4.55 kg) değerinde bir öküz satın aldığı, ancak yalnızca 5 deben bakırın ödendiği kaydedilmiştir. Hesap, değerleri yine bakır deben cinsinden ifade edilen çeşitli tüketim mallarıyla kapatılmıştır.
Resim