Nerdeyse hıçkırarak ağladığımı ASLAAA itiraf etmiycemm...
Ahh Bommarito kızları VE HENRY...
Vietnam gazisi bir babanın 3 kız ve bir oğlu.
Ama baba savaş travmalarından kurtulamayıp evi terk edince parasızlık inanılmaz zor hayat şartlarını beraberinde getirir.
Anne çalışır ama o da bu kadar yoklukla, sorunlarla, çocuklarla ve gururuyla baş edemediği zamanlarda kendi çukuruna düşer günlerce orda debelenir.
Henry özel bir çocuk ama Isabel in dediği gibi -en normalimiz Henry.-
Babasızlık, annenin kendi uçurumları, parasızlık, Henry'nin özel durumu üç kızda da ayrı ayrı travmalar oluşmasına sebep olmuş. Ayrıca bir de sonrada aileye katılan büyükannemiz var.
O kadar çok şey yazmak istiyorum ki en sevdiğim kitaplar arasında yerini alan bu roman hakkında. Ama okumadan, Henry, Isabelle, Cecilia, Janie'yi anne River'ı Cecilia'nın kızlarını uçak pilotu büyükanneyi :)) tanımadan, yaşanılanları kendiniz yaşıyormuş gibi hissetmeden, Bommarito kızlarıyla ağlayıp onlarla kahkaha atmadan (şunu da belirteyim kendileri biraz da çılgınlar) emeklerini görmeden sadece kelimelerle bu hayat anlatılmaz.
Okuyun mutlaka diyorum.
Bir anne bir evlat bir insan olmanın katmanlarının anlatıldığı acı tatlı bir hikaye. Herkesi olduğu gibi kabul etmeli ve o değerleriyle sevmeyi öğrenmeliyiz.. Kız kardeşlerin desteği, birbirinden farklı karakterleri hayatın onları şekillendirişi... bazı insanlara bakarız hemen sıfatlandırırız ama o kişiyi göremeyiz görmek istemeyiz.Kitabın ilk yarısı ikinci yarısına göre çok durağan geçti. kısacası Muhteşem... kitabın sonuna doğru göz yaşlarımı tutamadım.. sel oldu aktı gitti"
Yazarın okuduğum ikinci kitabıydı. Birinci kitap olan Rüzgarla Gelen 'in yanında bu kitap harika bir çok konuyu içermesine rağmen anlatımı bakımında son derece ağır ve sıkıcıydı. Yazar yazdıkça konuların tekrarını okudum diyebilirim. Yer yer trajik, duygusal ve hatta bazı yerlerde tebessüm etmeden geçemeyeceğim bölümler oldu..Tabi ki yine de okunabilir bir roman..