Celaleddin Vatandaş

Celaleddin VatandaşHz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 1 yazarı
Yazar
Editör
9.1/10
489 Kişi
2.284
Okunma
228
Beğeni
20,5bin
Görüntülenme

Celaleddin Vatandaş Sözleri ve Alıntıları

Celaleddin Vatandaş sözleri ve alıntılarını, Celaleddin Vatandaş kitap alıntılarını, Celaleddin Vatandaş en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hâlbuki dünün dünyasında kadınların ne 35 yaş sendromu vardı, ne bacaklarındaki selüliti görürler, ne de gözünün altında kırışıklıkların olduğunun farkına varırlardı. Çünkü onların dünyasında ve zihniyetinde kadını değerli kılan şey bedeniyle değil, kişiliğiyle ve ailevi-toplumsal rolleriyle ilgiliydi.
“İnsanın mürşidi Kuran’dır.”
Sayfa 209 - Pınar Yayınevi
Reklam
kişinin gerçek anlamda kurtuluşu
Çünkü Ebu Hanife'nin de çok güzel ifade ettiği gibi kişinin gerçek anlamda kurtuluşu ancak İslam'ladır ve bu İslam vahiyle gelmiş olandır
Sayfa 119
Cehapenin halka bakışını temsil ediyor. Ne eksik ne fazla.
Ulan öküz Anadolulu; sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var? Milliyetçilik lazımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştir­mek. İkincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek.. Nevzat Tandoğan (Ankara Valisi)
İman ve şüphe bir arada bulunmaz. Birisinin varlığı diğerini yok eder.
Sayfa 351 - Pınar Yayınevi
İçses onaylı alıntı..
Yakın zaman öncesine kadar kazançların helâl olup olmadığı önemsenirdi. Helâl kazanç arzulanır, haramından şiddetle kaçınılırdı. Hiç kimse haram kazancı savunamazdı; haram kazancıyla övünemez, caka satamazdı. Zaten kazanç haram olmazdı; haram olan şey olsa olsa ancak kayıp olurdu. Hiç kimse kazancı ve dolayısıyla işi haram olana özenmezdi. Kazancın ve işin helâl olmamasını belirleyen şey ise, o şeyi Allah'ın uygun bulup-bulmamasıydı. Ama bugün kazancın helâl olup olmamasına değil, çok olup olmamasına bakılıyor. Allah kale alınmıyor ve çok kazanç her ne biçimiyle olursa olsun helâl bile olsa azına tercih edilir bir duruma gelindi. Kazancı haramdan olanlar baş- ları dik etrafa caka satarak gezinirlerken; diğerleri onlara gıptayla bakıp, onların yerinde olamamanın derin acısını yaşıyorlar.
Reklam
Kur’anı ezberlemek göz ve dudaklarla okumak değildir.
Bunun içindir ki, onlar Kur'an'ı göz ve dudaklarıyla okumadılar; böyle okudukları zaman da Cenneti garantiledikleri duygusuna sahip olmadılar. Hatta Kur'an'ı sadece ezberleyen veya sadece göz ve dudağıyla okuyanları kötü bir gidişatın nedeni ve başlangıcı olarak gördüler. Bu konuda bir örnek olarak şu hatırlanabilir/ Hz Ömer'in hila- fet yıllarıydı. Basra valisi Ebu Musa el-Eşarî, halife Hz Ömer'e, o yıl birçok Basralının Kur'an'ı tamamen ezberlediğini bildirdi. Hz Ömer'de onlara belirli bir maaş bağlanmasını söyledi. Fakat ertesi sene Kur'an'ı ezberleyenlerin sayısı daha da arttı. Hz Ömer bundan haberdar olunca Ebu Musa el-Eşarî'ye ne yapması gerektiğini bir mektupla şöyle bildirdi/ Onları kendi hallerinde bırak. İnsanların Kur'an ezberlemekle meşgul olup onun hükümlerini öğrenmeyi terk etmelerinden korkuyorum. Çünkü o biliyordu ki, önemli olan Kur'an'ı ezberlemek ve okumak değil; anlamak ve yaşamaktı. Anlaşılmayan şey yaşanabilir miydi? Anlaşılmadan okunan şey kalpleri ürpertebilir miydi; imani pekiştirebilir miydi; bilgiyi artırabilir miydi??
Cahiller âlim, âlimler zelil hâle geldi.
Sayfa 166 - Pınar Yayınevi
Abdullah Bin Mes'ud şöyle der;
''Kur'an'ı kum saçar gibi saçmayın, Şiir okunur gibi hızlı hızlı okuyup geçmeyin. Harikaları karşısında durun ve onunla kalpleri harekete geçirin. Sizden hiçbirinizin amacı sûrenin sonuna gelmek olmasın''
Son söylenecek sözü önden söylemek gerekirse, modern dünyada kadın, tarihte hiç olmadığı kadarıyla köledir, köledir ve daha da köleleşmek için her şeyini ortaya koymakta bir sakınca görmemektedir. Bedeni ve bu bağlamda cinselliği ise en önemli sermayesidir. Ticari kazanç kaygısıyla hareket eden medya ise, kadının bu durumunu pekiştirmektedir. Kadın, çeşitli programlarda, yarışmalarda belli giyim biçimleri ile ön plana çıkarılmaktadır. Vahim olan şey, kadının cinselliğinin medya aracılığı ile pazarlanmasıdır. Bu pazarlıkta, karşımıza çıkan sömürü canavarı ise erkektir: Ve reklamlarda, manşetlerde, çekici güzel bir kadın vücudunu sergilenirken görmek istemektedir. Mevcut Modern/Kapitalist sistemde kadın evde ücretsiz hizmetçi ve çocuk bakıcısı; piyasada ucuz işgücü; medyada ise erkeklerce erotik bulunduğu kabul edilen beden parçalarından ibaret seyirlik nesne olarak var olmaktadır.
Sayfa 125
Reklam
Bugün tesettür giysileri cinsel fantezileri kışkirtan, dişiliği ön plana taşıyan ve hatta sadece dişiliğe vurguda bulunan, çevredeki herkese Ben buradayım, bana bakın, beni seyredin mesajları veren bir niteliğe büründü. Hayat öylesine hızla sekülerleşiyor ki, Allah'ı kale alan giysiler bile Allah'ı kale almayan ve hatta Allah'ın iradesini reddeden bir anlayışa göre şekillenmeye başladı.
Düşüncelere tercüman olan bir yazı..
Bundan binlerce yıl öncesinin toplumlarını oluşturan insanlar huzurlu bir dünyanın özlemini duyuyorlardı; ancak yaşadıkları zulümdü, sömürüydü, işkenceydi. Bu, Mısır'da böyleydi, Mezopotamya'da böyleydi, Hindistan'da böyleydi, Anadolu'da böyleydi... Bütün bu coğrafyalardaki insanların hemen hepsi sefaleti, haksızlığa uğramayı,
Modern dünyada kadın, tarihte hiç olmadığı kadarıyla köledir.
Sayfa 125Kitabı okudu
+2
bugün Kur'an'ın bildirdikleriyle Müslümanların durumları birbirlerinden çok farklı niteliklere sahip. Kur'an'ın çizdiği yol ile insanların yolları tamamıyla örtüşmüyor; hatta çoğu zaman birbirlerine yakın bile değil. Kur'an kendisini esenliğin yolu (Yunus, 10/25), en doğru yolun rehberi (İsra, 17/9) olarak tanımladı, ama bugün onun sevenleri esenliği başka yerlerde arar durumdalar; çok farklı yolların yolcuları olmuş haldeler; her biri, diğerini yanlış yolun yolcusu olmakla itham edecek kadar birbirlerinden uzaklar. Kur'an kendisini insanı en güzel ve en doğru şekilde yaşatacak (Enfal, 8/24) bir hayatın kitabı olarak tanımladı, ama bugün onun sevenlerinin önemli bir kısmı zillet bataklığında debeleniyor, başları eğik, kişilikleri problemli, onurları zedelenmiş bir haldeler. Kur'an kendisini kalplerdeki şüpheleri gideren bir şifa (Yunus, 10/57) olarak tanımladı, ama bugün onun sevenlerinin kalpleri şüphelerle dolu; ne gidişatlarından, ne durumlarından, ne de yollarından eminler ve memnunlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.