674 okunma, 19 beğeni - Clare Vanderpool kitapları, eserleri, Clare Vanderpool kimdir, öz geçmişi, Clare Vanderpool nereli gibi bilgiler, kitap incelemeleri ile yorumları, Clare Vanderpool sözleri ve alıntıları detaylı profili ile 1000Kitap'ta.
Kitapçıya gittiğimde dikkatimi çeken ve kapağında yazan en iyi roman ödülü yazısıyla aldığım bir kitap Clare Vanderpool ve Babamı Beklerken..
Öncelikle belirtmeliyim ki ; kitabın konusu ile adı bence alakalı değil.
Kitabı okumaya başladığımda ilk sayfalarda çok da sıkıldığımı söylemeden geçemeyeceğim.
Kitap Abilene 'nin babasının kızını eskiden kendi yaşadığı kasabaya bir tanıdığına emanet etmesiyle başlıyor .
Eskiden her yere babasıyla giden Abilene, babası ile düzensiz ama mutlu bir hayat yaşarken ; artık bilmediği bir kasaba da, tanımadığı insanların arasında yalnız kalmıştır. Bu eski kasaba da babasının eski eşyaları arasında bulduğu eski bir haritayla ilginç olaylar baş göstermeye başlar. Abilene bu kasabadaki tuhaflıkları çözmek niyetindedir. Burada tanıştığı bir arkadaşı ile kasabanın altını üstüne getirir. Haritaya inandıkları için her şeyden ve herkesten şüphe etmeye başlarlar.
Abilene Kasaba da yaşayan bir kahinle tanışır ve bu kahin birinci Dünya Savaşı sırasında başlayan bir olayı Abilene 'ne anlatmaya başlar. Ancak bu hikayenin sonunu duyabilmesi için Abilene' nin kahinin bütün emrettiği işleri yapması ve soru sormaması gerekmektedir. Verilen her işi eksiksiz yapan Abilene hikayenin sonuna geldiğinde hiç beklemediği bir gerçekle yüzleşir.
Babamı Beklerken başlarda sıkıcı olsa da yazar sonunu güzel bağlamayı başarmış. Ancak kitabı okumaya başladığınız da anlaşılabilir olması için sessiz ve sakin kafayla okumaya başladığınız da anlaşılabilir olması için sessiz ve sakin kafayla okumaya başlayın.
Abilene babası tarafından hiç bilmediği bir kasabaya gönderilir. Yanında sadece babasından kalma pusulası ve kıyafetleri vardır. Geldiğinin ikinci günü okulun son günü olmasına rağmen, okula gönderilir. Öğretmeni Rahibe Redemta ona bir ödev verir. Yeni döneme başladıklarında anlatacak bir hikaye yazacaktır.
Abilene bu söylenene kulak asmaz, zaten babası onu gelip alacak ve yine sürekli okul değiştirmek zorunda kalacaktır. Bir evi hiç olmamış, kendini hiçbir yere ait hissetmemiştir.
Kitap merak duygusu ile başladı. Abilene hayatına nasıl devam edecek, babası onu almaya gelecek mi, neden bütün insanlar ona iyi davranıyor? 1936da başlayan hikaye, 1918lere uzandı. Savaş yılları, büyük gribin birçok insanı öldürdüğü yıllar. Ara ara fazlaca uzamış sanki diye düşündüm. Ama kitabın sonunda her bir kelimesinin yerinde olduğunu, her bir anın gerekli olduğuna kanaat getirdim.
Kitap gerçek nir hikayeden kurgulanmış. Yazarın da dediği gibi "kurgu bile bir yerden kaynaklanmalıdır". Gözyaşları içinde bitirdim. Yazarın notlarına kadar okudum. Ayrıca kitabın başında, kahramanlar tanıtılıyor ve bu bence kitabı anlama konusunda oldukça yardımcı oluyor. Dediğim gibi kitap 1936da başlasa da, 1918lere fazlaca uzandı.
Hey dostum bana bir iyilik yapar mısın? Babama onu çok sevdiğimi söyle! Bu cümlenin anlamı kitabın sonunda çok daha derinden etkiliyor...
Her kız çocuğu gibi biraz ''babacı'' olduğumdan mıdır bilmem, adını gördüğümde hiç düşünmeden attım kitabı okuma listeme. Ve pişman da olmadım. Detayı bol ama bir o kadar da kusursuz bir anlatımı var. Umut, hüzün, buruk bir yürek.. Abilene ile yaprak gibi oradan oraya sürükleneceksiniz.. Hikayenin sonu mu? Biraz kırık dökük, eksik ama mutlu..