Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cüneyd Suavi

Cüneyd SuaviHayatın İçinden 1 yazarı
Yazar
Derleyen
8.4/10
555 Kişi
3.058
Okunma
92
Beğeni
9,3bin
Görüntülenme

En Eski Cüneyd Suavi Sözleri ve Alıntıları

En Eski Cüneyd Suavi sözleri ve alıntılarını, en eski Cüneyd Suavi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
BİLEMEDİLER Anlayamadı hiç kimse Çöldeki üç-beş çiçeğin nasıl canlı kladığını. Bilemediler nedense Çiçeklerin arasında, bir şehidin yattığını...
....Kimbilir,hayvanlar,belki de bizimle çok rahat konuşabilecek kabiliyettedir. Ama başlarına gelecekleri bildiklerinden,susuyor olmalılar. Günümüz insanının hayvanlardan anladığı Kuş sesi (çık,çık,çık ), Kurbağa sesi (bırak,bırak,bırak ),Tavuk sesi (git,git,git),Horoz sesi (yürü,yürü,yürü) .???
Reklam
Anlayamadı hiç kimse Çöldeki üç-beş çiçeğin nasıl canlı kaldığını. Bilemediler nedense Çiçeklerin arasında, bir şehidin yattığını..
YEŞİL ELBİSE Yolda karşılaştığımızda ezan okunuyordu. -Gel seni camiye götüreyim, dedim. Bugün Cuma biliyorsun. -Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun, dedi -Biliyorum ama, sebebini gerçekten merak ediyorum. -Ne bileyim olmuyor işte, dedi.Hem pantolonumun ütüsü bozulup, dizleri çıkar diye endişe ediyorum. Gayri ihtiyari gülmeye başladım. -Herhalde şaka yapıyorsun, dedim. Bunun için cami terk edilir mi? -Ciddi söylüyorum, dedi. Giyimime ve özellikle yeşile düşkün olduğumu bilirsin. Gerçekten öyleydi. Giydiği birbirinden güzel elbiseleri mutlaka yeşilin bir başka tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardı. -Peki, dedim.Hayatında hiç camiye gitmedin mi? -Çocukken dedemle birkaç kere gitmiştim, dedi. Hem o yaşlarda dizlerim aşınacak diye herhalde endişe etmiyordum. Fakat artık camiye gidebileceğimi zannetmiyorum. Söyledikleri beni son derece şaşırtmış ve bu konuyu açtığıma pişman etmişti. Daha sonra el sıkışıp ayrıldık. Onunla konuşmamızdan 2 ay sonra, kendisinin camide olduğunu söylediler. Hemen gittim. Bahçedeki namaz saflarının en önünde duruyordu ve üzerinde yine yeşiller vardı. Yavaşça yanına yaklaştım ve kısık bir sesle: -Hani, dedim. Camiye gelmeyecektin? Hiç sesini çıkarmadı. Çünkü musalla taşının üzerinde, yeşil örtülü bir tabut içinde yatıyordu.
Sayfa 126Kitabı okudu
Mehmed'in Dönüşü Saçtan yapılmış, bir su deposuydu. Evin inşa edildiği günlerde takılmış ve yirmibeş yılı aşkın süredir çürümemişti. Fakat, o yalnızlık çekilmiyordu. Koskoca çatının içinde tek başına olması yetmiyormuş gibi, bir de gün ışığından mahrum bulunması,onu bunaltıyordu. Su deposu, takıldığının ikinci senesinde yalnızlığını
NAMAZ Adam, bineceği otobüsün kalkmasına bir saatten fazla bir süre olduğu için, terminalin yarı aydınlık koridorlarını arşınlıyordu. Ellerini yıkamak üzere biraz ilerideki mescide yanaştığında, iş tulumları giymiş bir genç ona doğru gelerek: - Herhalde namaz kılacaksınız!. dedi. Abdest alma yerimiz de mevcuttur. Adam, elindeki
Reklam
Anlayamadı hiç kimse Çöldeki üç-beş çiçeğin nasıl canlı kladığını. Bilemediler nedense Çiçeklerin arasında, bir şehidin yattığını...
ANNE KALBİ Delikanlı,katı yürekli bir kızı sevmiş ve onunla evlenmek istemişti.Ancak kız,korkunç bir şart ileri sürerek: -Senin sevgini ölçmek istiyorum,dedi.Bunun için de köpeğime yedirmek üzere bana annenin kalbini getireceksin. Delikanlı,tüyler ürperten bu teklif karşısında ne yapacağını şaşırmış ve uzun bir tereddütten sonra hislerine mağlup olup annesini öldürmeye karar vermişti.Annesi,belki de durumu farkettiği için oğluna fazla direnmedi.Ve çocuk,annesini öldürerek kalbini bir mendile koydu.Delikanlı,kızın isteğini yerine getirmiş olmanın heyecanıyla yolda koşarken,ayağı bir taşa takıldı.Kendisi bir tarafa,mendil içindeki kalp bir tarafa fırladı.Canının acısından,ağzından ister istemez"Ah anacığım!"sözleri döküldüğünde annesinin tozlara bulanan ve hala soğumamış olan kalbinden bir ses yükseldi: -Canım yavrum,bir yerin acıdı mı?
TOKAT Emektar Öğretmen, dersini bitirip sınıftan çıkarken; öğrencilerinden birinin diğerine çelme taktığını gördü. Düşen çocuk, en sevdiği öğrencisiydi ve canı yandığı için ağlıyordu. Öğretmen, onu yerden kaldırdıktan sonra üstünü temizleyip eve gönderdi ve öbür çocuğu kolundan çekerek öğrencilerin terk ettiği sınıfa soktu. Kendisi, aynı köyün ilkokulunda yirmi yıldan bu yana hizmet vermiş, o köyden evlenmiş ve tayini büyük şehirlere çıkmasına rağmen; bir yuva olarak bildiği okulunu terk etmemişti. Bu yüzden, öz evlatları gibi gördüğü öğrencilerin haylazlıklarına dayanamıyordu. Çelme takan çocuğu şiddetle azarladıktan sonra, onun korkudan tir tir titremesine aldırış bile etmeden suratına bir tokat patlattı. Küçük çocuğun cılız vüzudu, tokadın şiddetinden bir yaprak gibi savrulmuş ve yeni çıkmakta olan dişlerinden akan kan, öğretmenin ceketine sıçramıştı. Öğretmen, yedi yaşındaki bir çocuğa yaptığı bu hareketten hemen sonra pişmanlık duymasına rağmen, bunun kendisi için iyi bir ders olacağını düşünüyordu. Öğrencisini bırakıp gitmeye hazırlanırken, çocuğun elini cebine attığını görüp telaşa düştü. En yakın arkadaşını bile düşüren bir yaramaz, öğretmenine de bir çakıyla saldırabilirdi. Ona karşı korunmaya hazırlanırken, küçük çocuk teyzesinin bayramda hediye ettiği mendili çıkarttı ve düştüğü yerden kalkmaya çalışırken: - Ceketiniz kanlandı öğretmenim!. dedi. Sileyim isterseniz...
BOŞLUK Delikanlı, alaca karanlıkta yürürken, yumuşak bir şeye çarptığını fark etti. Hemen eğilip baktı. Aman Allah'ım!.. Ayaklarının arasında, yuvasından ustalıkla sökülmüş bir kalp duruyordu.Tıpkı resimlerdeki gibi diri ve kanlıydı. Onu büyülenmişcesine avuçlarına aldığında, dehşetinden çıldıracak gibi oldu. Kalp tıp tıp atıyordu ve
577 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.