Psikiyatri ve Davranış Bilimleri Bölümü Stanford Üniversitesi'nde misafir doçent olarak görev yapan Amerikalı yazar ve nörolog. David Eagleman aynı zamanda Bilimler ve Hukuk Merkezi'nin müdürü olarak görev yapmaktadır
Unvan:
Amerikalı nörolog ve yazar
Doğum:
Albuquerque, New Mexico, Amerika Birleşik Devletleri, 25 Nisan 1971
Henry Molaison, ilk "majör" sara nöbetini on beşinci doğum gününde geçirmiş, nöbetler bundan sonra sıklaşmaya başlamıştı. Siddetli kasilmalarla dolu bir gelecegin kendisini bekliyor olmast, Henry'nin deneysel bir ameliyati kabul etmesine neden oldu.
Hipokampus da dahil olmak üzere şakak (temporal) lobunun orta kismi beyninin her iki yarımküresinden de alınan Henry, böylece nöbetlerden kurtulmus, ancak ciddi bir yan etkiyle kalakalmıştı; Yaşamının geri kalanı boyunca yeni anılar oluşturamayacaktı.
Ancak hikâye burada sonlanmiyor. Cünkü yeni anılar oluşturamamak bir yana, geleceği de düşleyemiyordu Molaison.
Elimden geldiğince ve kendi çapımda, nitelikli okur olma yolunda ilerlemeye çalışıyorum. Özellikle geçtiğimiz yıl ve bu sene hem kitap okuma grupları, hem sitede takip ettiğim okurlar ve kitap etkinlikleri sayesinde birçok iyi yazarın kaliteli kitaplarını okuma şansına eriştim. Fakat bu okumalar her ne kadar benim için çok faydalı ve edebiyat
İncognito; gözlerimle okuduğum, beynimle algıladığım ve hayal ettiğim, kalbimle hissettiğim mükemmel bir eser!
Beynimiz, eyleme döktüğümüz olayların ne kadarından sorumludur? Tıp ve Hukuk doktrinlerin tartışma konusu; nöral bozuklukların kriminolojik sonuçlarının, ceza hukukunda ki karşılığı cezai ehliyet olmalı mıdır?
Embriyonun ikinci ayına
“Ne inanılmaz, ne şaşırtıcı bir şaheserdir beyin. Ve bizler de ne şanslıyız ki, dikkatimizi ona yoğunlaştırmamıza olanak sağlayan teknoloji ve iradeye sahip bir neslin üyeleriyiz. Evrende keşfetmiş olduğumuz en harikulade şey bu: Beynimiz, yani ta kendimiz.”
Son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan birini olabilecek en iyi şekilde tanıtıp
Bilim ve onu temsil eden bilim adamlarının amacı, ulaşmak istediği nihai sonuç objektif gerçekliktir. Eskiden bilim nesnel varlığın (3 boyutlu varlık alemi) objektif gerçekliğini izah etme üzerine yoğunlaşmıştı. Öznel varlığın (subje ve onunla ilgili olgular) yorumlanması daha çok felsefecilerin üstlendiği konuydu. Artık şimdi bilim adamları