Çoğu insan kendi büyüklüğünü başkasına project eder. İşte bu yüzden ünlü oyuncular ve Sporcular bu ülkede bu kadar çok para kazanırlar. Biz onlara kahramanlarımız olmaları, gerçekleşmemiş hayallerimizi ve arzularımızı sergilemeleri için para ödemekteyiz. İnsanlar bu yıldızlara onların kişisel yaşamları hakkında hiçbir şey bilmeden gıpta ederler. Onlar kendi yaşamlarından kaçış yolu olarak bu ilahların yaşamlarında kendilerini kaybederler. Daha derin bir gerçek, onların kendi veçhelerini kahramanlarına projekte ediyor olmalarıdır. eğer siz büyüklüğü görüyorsanız, o zaman görmekte olduğunuz kendi büyüklüğünüzdür.
İçinizde insanlığın iyi ve kötü her veçhesine sahip olduğunuzu kabul etmek şefkat gerektirir. En sonunda kalbinizi kendinize açtığınızda, her şeye ve herkese karşı şefkat duyduğunuzu göreceksiniz.
Kalbinizin her arzusu sizin onu keşfedip gerçekleştirmenizi bekler. Size ilham veren her şeyi sizin bir veçhenizdir.
Bir başka insanın hangi veçhesine hayranlık duyduğunuzu dikkatle saptayıp, o veçheyi kendi içinizde bulun. Eğer siz bir şey olmayı şiddetle arzuluyorsanız, bunun nedeni sizin gördüğünüz şeyi tezahür ettirme potansiyeline sahip olmanızdır. Deepak Chopra, “ Her Arzu’nun içinde onu gerçekleştirebilecek bilgi ve yöntem de vardır,” der. bu bizim bizim kalbimizin arzularını ve tüm benliğimizi tezahür ettirme yeteneğine sahip olduğumuz anlamına gelir. Eğer bir şeyi yapmaya ya da ona sahip olmaya muktedir değilsek, onun için hakiki bir özlem de duymayız. Bu, bu kadar basittir. Goethe, “Eğer onu düşünüp tasarlayaniliyorsak, ve onun gerçekleşeceğine inanabilirsek, o zaman onu elde edebiliriz, “ demiştir.
Bölümü korkularımızı aşmaktır. Korkularımız bizi durdururlar. Onlar bize yeterince iyi ya da yeterince değerli olmadığımızı söylerler. Dünyada sizin gibi biri daha yoktur. Tam aynı arzulara, aynı yeteneklere, ya da aynı anılara sahip biri daha yoktur.
Siz her konuda kendi bireysel örgünüzü örersiniz. Size düşen iş, kendinize özgü yeteneklerinizi keşfedip sonra onları kendi özgün yolunuzla tezahür ettirmektir.
Bazı insanlar duyarlılıklarını gizleyen bir sertlik tabakasına bürünür, ya da üzüntülerini gizleyen bir mizah maskesi takarlar. Çok-bilmiş aptallık hislerini gizlemektedirler, küstahça davrananlar ise bu maskeyle güvensizliklerini gizlemeye çalışırlar. Soğuk-mesafeli insanlar içlerindeki laubaliyi, gülümseyen bir yüz ise öfkeli birini gizlemektedir. Hakiki benliğimizi keşfetmek için sosyal maskemizin ardına bakmamız gerekir. Bizler kılık-değiştirme ustalarıyız, başkalarını bu kılıklarla aldatırken kendimizi de aldatırız. Ortaya çıkarmamız gereken, kendimize söylediğimiz Yalanlardır. Tam doyumlu, mutlu, sağlıklı değilsek ya da hayallerimizi gerçekleştiremiyorsak, yalanların yolumuzu kestigini biliriz. Gölgemiz iş başında böyle görüp tanırız.