Düşman tarifi, Atatürk ilkeleri ya da Kemalizm'e göre yapılıyor. Kemalizm öyle bir pragmatizme sahiptir ki, bir kişiyi bu ilkelere göre bir gün büyük dost, bir gün de düşman ilan edebilirsiniz.
Karl Marx, Kapital 1. cilt 90. sayfada şöyle yazıyor: "Ürünlerin üzerine etiket gibi yapışan değer olma özelliği, birbirleri karşısına tekrar tekrar değer nicelikleri olarak çıkmaları ile kararlılık kazanır. Bu nicelikler, üreticilerin iradeleri, öngörüleri ve davranışlarından bağımsız olarak durmadan değişir. Bunlar için kendi toplumsal
İnsanlar arasındaki ilişki, metalar arasındaki ilişkilerle kuruluyor. Metalara tapınılıyor. Üzerinizdeki giysi, artık rüzgardan, nemden, yağmurdan, güneşten tozdan, sinekten vb. korumak için değildir. Bir meta, alıcısını çoğaltan bir ambalajdır. Sahip olduklarınız, neredeyse, sizin meta olarak değeriniz oluyor. Elbiseniz sizin albeniniz oluyor. Markası ise, sizin "kaliteniz" olarak adlandırılıyor. Kişiliğiniz, fikirleriniz, duygularınız, değerleriniz sizin hakkınızda fikir vermiyor.
Kürt devriminin varlığı, TC'yi kudurgan bir köpek gibi tüm saldırganlığını ortaya koymak zorunda bırakmıştır. Kontr-gerilla, Gladio, Ergenekon, Gülenci-hizbu kontra, aslında hep bu sürecin parçasıdır.
..., devrim ve sosyalizm hedefi dışında, ülkemizde anti-faşist bir mücadelenin yeri kalmamıştır. Faşizm yerine burjuva demokrasisi tercihleri artık geride kalmıştır. Çünkü bu iki devlet biçimi yeni bir devlet biçiminde birleşmiştir. Şimdi anti-faşist mücadele yerine reformistler "demokrasi" istemine sarılmaktadır. Ve görülüyor ki dönen, devrimden ve sosyalizmden vazgeçip burjuva saflara geçen herkese bu sistem "demokrasi" sunmaktadır.
Sendikalar devletin uzantıları haline getirilmekte, devlet genişlemektedir. Baskı ve ideolojik bombardımanla devrimci hareketin gelişimi engellemeye çalışılırken, kitleler de giderek sürüleştirilmektedir.