Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Deniz Ülke Arıboğan

Deniz Ülke ArıboğanDuvar yazarı
Yazar
Derleyen
Editör
8.4/10
83 Kişi
339
Okunma
55
Beğeni
5,9bin
Görüntülenme

En Yeni Deniz Ülke Arıboğan Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Deniz Ülke Arıboğan sözleri ve alıntılarını, en yeni Deniz Ülke Arıboğan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1919 yılı 19 Mayıs'ı, "tehlike altında olan vatanın bütünlüğü ve milletin istiklalinin korunması" misyonunun bir var oluş amacı halini almasının başlangıcıdır.
Sayfa 207
Bayram temsillerine göre cumhuriyet, sihirli ışığıyla "kara günlerin" ortak duygusunu değiştirirken ümit ve hayat vermiştir. Türk ulusuna iyi hissettiren bir tazelik ve zindelik getirmiş, daha da önemlisi zorluk ve imkânsızlıklara karşı kendini kurtarmayı bilen bir ulusun kendisiyle gurur duymasını sağlamıştır. Bu yönüyle ulusal kimliğin en temel taşıyıcılarından biri olan cumhuriyet, "Türk milletinin" hayat kaynağı" olarak temsiliyet kazanmıştır.
Sayfa 201
Reklam
Kurucu lider Mustafa Kemal Atatürk, yeni terbiyenin millî terbiye olduğunu ifadeyle aynı zamanda yeni ulus kimliğin kültürel omurgasının "millilik" olduğuna da işaret etmektedir.
Sayfa 193
Osmanlı'da II. Meşrutiyet'e kadar dinî bayramlar şeklinde sürdürülen kutlamalara millî bayramların da eklenmesi, millî duyguların gelecek nesillere aktarılabilmesi adına ilk kez İttihat ve Terakki Partisi döneminde söz konusu olmuştur. 1 Haziran 1909 tarihinde alınan bir kararla meşrutiyetin yeniden ilanı, yani 23 Temmuz, bir bayram günü olarak kabul edilmiştir. Bu bayram 1935 yılına kadar "Hürriyet Günü" olarak kutlanmaya devam edilmiştir.
Sayfa 188
Tıpkı her küllenişten doğuşun, koru aleve döndürecek bir ivmeye ihtiyaç duyması gibi, küle dönmüş bir toplumsal rûhun ancak coşku ve neşe ile alevlenebileceği düşüncesi ön planda olunca, törenler, ritüeller, kutlamalar ve bayramlar da doğal olarak bu amaca hizmet etmektedirler.
Sayfa 183
Zıt ve olumsuz içeriklerle beslenerek ulusal kimliğin karşısına konan Osmanlı geçmişi "milletin ezildiği, felaketten felakete sürüklendiği hasta bir memlekette, cahillik, liyakatsizlik, tembellik, dalkavukluk, din istismarcılığı, yenilik ve gelişmeye engel bir din kavrayışı, hile ve fitnenin hüküm sürdüğü" bir dönem olarak tarif edilirken, yeni ulus "manevi zafere ulaşmış, uyanmış, Orta Çağ geleneklerinden sıyrılarak bütün faaliyet sahalarında asrileşmiş, fikriyle, zihniyle medeni, mert ve kahraman" olarak tanımlanmaktadır.
Sayfa 180
Reklam
Düşman, politik bir kimliğin tahkim edilebilmesi için temel bir ihtiyaçtır. Toplumsal çatışmaların merkezinde ise kimliğin düşmana karşı korunması fikri yatar.
Sayfa 162
Kolektif bellek, sosyal ve kültürel bir olgu olduğu gibi hem toplumsal hem de zamansal boyutta birleştirici ve bağlayıcıdır. Zira bellek, geçmiş olayların zihinde yeniden canlandırılması değil geçmiş ile şimdinin dinamiklerini birleştiren, esnek bir süreçtir. Bu yüzden de toplumsal bellek hem geriye hem ileriye doğru iki yönde işler ve sadece geçmişi kurgulamakla kalmaz, aynı zamanda şimdinin ve geleceğin deneyimlerini de organize eder.
Sayfa 161
Atatürk'ün ifadesiyle "dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvela bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen, bütün eylem ve hareketlerimizle" göstermemiz gerekmektedir.
Sayfa 117
İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin iktidarını tahkim ettiği 1913 yılından itibaren millet kavramının kullanımında etnik ve seküler içerik yaygınlık kazanmaya başlamıştır. Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında ise milli kimliğin ve milli bilincin geliştirilmesi konusu bir devlet politikasına dönüştürülmüştür.
Sayfa 123
Reklam
Tıpkı bir bireyin yaşam öyküsü gibi, toplumların da hikâyeleri vardır ve bu hikâyelerin kırılma noktalarının olumlu veya olumsuz referanslarla belirlenmiş olması, ulusun genel karakterini etkiler.
Sayfa 144
Lozan
İmparatorluğun en kudretli zamanlarında bile bu topraklar Lozan Antlaşması'nın Türkiye'si kadar şerefli ve istiklâl sahibi olmamıştır. Lozan Antlaşması'nın imparatorluk antlaşmalarından farkı Türk milleti tarafından yapılmış olmasıdır. İmparatorluk haritasını ve hukukunu kendi aralarında tespit ederek Osmanlı siyasilerine dikte etmeye alışmış Avrupa'yı bu asırlık ananeye veda ettirmek ancak hürriyet mücahadesi kahramanlarımızın nefsini fedâ ile mümkün olmuştur.
Sayfa 151
Lozan Antlaşması'nın Psikopolitik İşlevi
Kimliklere ilişkin tehdidin artmasına paralel olarak kolektif öz doğrulama ihtiyacının karşılanmasına yönelik motivasyonun yükselmesi doğal bir sonuç olduğundan, Lozan Antlaşması'nın en ön plandaki psikopolitik işlevi, ilk kez Rus Çarı Nikolay'ın 1853'te ifade ettiği, "Hasta Adam" stigmasını 20. yüzyılın ilk çeyreğinde parçalayan bir ahit temsilini yüklenmek olmuştur.
Sayfa 136
Tıpkı bireyler gibi devletler ve onları oluşturan insan toplulukları da içinde yer aldıkları sistemin diğer üyeleri tarafından tanınmaya ve saygı görmeye ihtiyaç duyarlar. Sistemden dışlanmak, aşağılanmak, değersiz kabul edilmek, ulusal onuru yaralayan ve o ulusa mensubiyeti olan tüm bireyleri inciten bir durumdur. Bu nedenle uluslararası sistemin eşit statüdeki üyelerinden birisi olarak, bir örgüte kabul edilmek, bir savunma ittifakının parçası olmak, ya da statüko kurucu bir uzlaşma masasının katılımcıları arasında bulunmak, devletler açısından pozitif bir değer algısına sahiptir.
Sayfa 133
483 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.