Aristoteles, köleliği bazı İnsanların yaradılışlarında ya da ırksal olarak aşağı olmalarında temellendirmek İsteyerek, kölelik kurumunun doğru bir şey olduğunu savunuyor ve onu hakir gösteriyordu.
Sosyolog Jean Duvlgnaud gerek tarihsel evrim İçinde gerek şimdi sanat üzerine yapılacak araştırmalar İçin şu tutumları yaklaşım olarak önermektedir:
— Kapalı bir grubun psikolo|ik ve sosyolojik yaşantısına İştirak olarak sanat.
— Ayrıcalıklı kimselerin ve din adamlarının hoşnutluğu ve eğlencesi olarak sanat.
— Bir din olarak sanat.
— Yaşantının süslenilmesl ve güzelleştirilmesi olarak sanat.
— Grubun ya da toplumun geleneksel yaşantısına bir törel karşıtlık girişimi olarak sanat.
— Yitirilmiş bir duygu birliğinin özlemi olarak sanat.
— Bir törel, siyasal ve toplumsal İsyan olarak sanat.
— Sanat sanat içindir tutumu.
— Yığın kültürünü amaçlayan sanat.
— Sanatsal anlatım uğruna yığın kültürünün belirleyiciliklerini egemenliği altına almak ve onlardan yararlanmak isteyen sanat.
Salnt Simon, sosyoloji dediğimiz bu yeni bilimin yalnız planını yapmakla kalmadı, bu planı gerçekleştirmeyi de denedi. Devrimizin düşüncesini besleyen bütün fikirlerin zaten gelişmiş tohumlarını Saint - Simon’da görüyoruz.
İnsan düşüncesinin sürekli gelişmesini ya da ilerlemeyi inceleyen sosyolojite dinamik sosyoloji adını veren Comte, kendince, yani kendi görüş ve İncelemelerine göre, İnsan düşüncesinin, dolayısıyla toplumların evrimini yöneten yasayı şöyle açıklıyor;
Toplumlarda tarih İçinde, İnsan düşüncesi her biri bir aşama olan üç halden geçer. Bu üç hal sırasıyla şunlardır:
1) Teolojik ya da hayali hal,
2) Metafizik ya da soyut hal.
3) Pozitif ya da bilimsel hal.