Doğan Ergun

Doğan Ergun100 Soruda Sosyoloji El Kitabı author
Author
7.7/10
27 People
119
Reads
5
Likes
2,031
Views

Doğan Ergun Quotes

You can find Doğan Ergun quotes, Doğan Ergun book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Aristoteles, köleliği bazı İnsanların yaradılışlarında ya da ırksal olarak aşağı olmalarında temellendirmek İsteyerek, kölelik kurumunun doğru bir şey olduğunu savunuyor ve onu hakir göste­riyordu.
Durkhelm'e göre iki türlü dayanışma vardır: 1) Mekanik daya­nışma, 2) Organik dayanışma. Mekanik dayanışma benzerlikten ileri gelen bir dayanışmadır: Böyle dayanışmalı bir toplumda, bireylerarası fark azdır; bireyler, aynı duyguları duyduklarından, aynı değerlere bağlı olduklarından birbirlerine benzerler. Böyle bir toplum bir uygunluk toplumudur; çünkü, bireyler henüz farklılaşmamışlardır. Durkheim, bu tür dayanışmaya örnek olarak ilkel ya da eski toplumlardaki dayanışmayı gösterir: Böyle toplumlarda bireyler birbirlerinin yerine geçebilir; çünkü, bir birey başkalarının aynıdır ya da bir bireyin bilincinde sayı ve şiddet derecesi bakımından herkeste, eşit ya da ortak olarak bulu­nan duygular vardır; toplumsal bilinç bireysel bilinçlerin en bü­yük kısmını kaplar. Organik dayanışmaya gelince, o, her şeyden önce mekanik dayanışmanın karşıtıdır. Organik dayanışma farklılaşmadan ileri ge­lir. Artık, bireyler birbirlerinin benzeri değildir. Durkheim, toplumsal birliği, canlı varlıklardaki organlararası birliğe benzeterek bireyle­rin farklılaşması üzerine kurulan dayanışmaya organik dayanışma adını vermiştir; çünkü, canlı bir varlıkta, her organın farklı bir gö­revi vardır ve bütün farklı görevler yaşantının sürebilmesi için zo­runludur. Kısacası, organik dayanışma bir toplumdaki işbölümünden ileri gelen dayanışmadır.
Reklam
Toprağın ürünleri bütün İnsanlara eşit olarak verilmiştir
Saint-Simon
"Bütün zamanlarda ve bütün toplumlarda, toplumsal kurumlar ile fikirler arasında bir uygunluk bulunur".
Sosyolog Jean Duvlgnaud gerek tarihsel evrim İçinde gerek şimdi sanat üzerine yapılacak araştırmalar İçin şu tutumları yaklaşım olarak önermektedir: — Kapalı bir grubun psikolo|ik ve sosyolojik yaşantısına İştirak olarak sanat. — Ayrıcalıklı kimselerin ve din adamlarının hoşnutluğu ve eğ­lencesi olarak sanat. — Bir din olarak sanat. — Yaşantının süslenilmesl ve güzelleştirilmesi olarak sanat. — Grubun ya da toplumun geleneksel yaşantısına bir törel kar­şıtlık girişimi olarak sanat. — Yitirilmiş bir duygu birliğinin özlemi olarak sanat. — Bir törel, siyasal ve toplumsal İsyan olarak sanat. — Sanat sanat içindir tutumu. — Yığın kültürünü amaçlayan sanat. — Sanatsal anlatım uğruna yığın kültürünün belirleyiciliklerini egemenliği altına almak ve onlardan yararlanmak isteyen sanat.
Oysa dünyadaki eski, yeni bütün toplumların tarihsel evrimi, ne Ibn Haldun'un ne Vico'nun ne Aguste Comte'un ne de Karl Marx'ın ileri sürdükleri evrim şemalarına göre gerçekleşmiştir. Görülüyor ki tarih felsefesi, belirli bir tarihsel gerçeği anlamak ve açıklamak için şemalaştırdığı genel evrim yasalarına göre yaklaşımını belirleyerek gerçeği zorlamakta ve çarpıtmaktadır. Oysa her toplum, tarihsel evrim içinde kendi somut ve özel gerçeğini ortaya koymaktadır. Her toplum, kendi evrim özelliğini gösterirken, tarih felsefesi denen düşünce biçimi ya da tarih felsefesi yapanlar, bütün insanlığın yaşantısını ya da bütün toplumların genel evrimini açıklamaya kalkışmaktadır. Aslında bu, bütünüyle öznel tutumların ve gerçekte karşılığı olmayan öznel sınıflandırma ve şemalaştırmaların sonucudur
Sayfa 51
Reklam
İbn Haldun
*** Eğer kaderciliği ve "tarih felsefeciliği" gibi tutarsız ve geçersiz yanları olmasaydı, İslam düşünürü İbn Haldun(1332-1406), kuşkusuz dünyada, sosyolojinin ilk ve en büyük kurucusu olarak tanınırdı.
Sayfa 36 - İmge KitapeviKitabı yarım bıraktı
Belirli bir sınıflı toplumdaki etnik kimliklere ya da dinsel kimliklere ya da cinsiyet kimliklerine, ayrı ayrı bir genel/egemen belirleyicilik etkisi yüklemeye çabalamanın, o toplumdaki -başta sınıfsal çelişki olmak üzere- değişik başka çelişkileri göz ardı etmek demek olduğu bilinmelidir. Bu çabalamanın, siyaseti bilimsel gerçeğin önüne geçirmek isteyen bir ‘yöntem körlüğü’nden kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Sayfa 25
Bir kere, her kültür devrimi kendinden öncekini yıkar. Ancak yıkacağı şey vitrindir, toplum aynı kalır, direnir. Fernand Brudel
Durkheim der ki
Salnt Simon, sosyoloji dediğimiz bu yeni bilimin yalnız planını yapmakla kalmadı, bu planı ger­çekleştirmeyi de denedi. Devrimizin düşüncesini besleyen bütün fi­kirlerin zaten gelişmiş tohumlarını Saint - Simon’da görüyoruz.
37 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.