Yaşanan her olayda genç bir bedene yapılan tecavüz toplumda korku ve zayıflamaya neden oluyor, genç ölümlerde kendi geleceğini koruyamayan, ümidi kırılan bir toplum yayılıyordu.
Birini sosyopata dönüştüremezsin ama onların takıntılarını alır ve bir yere kanalize edersen çok sadık hizmetkârlar elde etmiş olursun. Ölüm tarikatları işte bu şekilde yürütülüyor. Genellikle benzer kişilikteki insanlardan oluşan müritlerinin zayıf yanlarını tespit ediyorlar. Müritler sadık, pek zeki olmayan ve kolay manipüle edilen kişiler. Tarikat liderleri bu insanların kişiliklerini yavaş yavaş parçalıyor ve kendi iradesine göre yeniden inşa ediyor. Bu insanlar onları seven, koruyan, dinleyen, onlara saygı duyan ve içinde kendilerini -- belki de hayatlarında ilk kez-- önemli hissedecekleri bir dünya sunan bu tarikatın içinde yeniden doğuyorlar.
"Defolu mallar," diye fısıldadı Amaia.
"Defolu mallar, bunları kendi iradesine göre nasıl eğip bükeceğini bilen bir tarikat lideri için paha biçilmezdir."
“Son bir soru, ceviz sizin için özel bir anlama geliyor mu?”
.
.
.
“Güç anlamına geliyor. Cevizin beyninin minik kıvrımlarının arasında cadının büyüsü saklıdır, sizi seçtikleri ve peşinize düştükleri anlamına gelir.”
“Birini çok sevdiğimize karar verdiğimizde diğerlerinden vazgeçeriz; bu bizi kör veya görünmez yapmaz, görmeye ve görülmeye devam ederiz. Gördüğümüz biri bizi baştan çıkarırsa veya bizi baştan çıkarıcı bulan biri yoksa sadık olmanın ne değeri kalır. Asıl sınav, bekâr olsaydık âşık olacağımız insana rastladığımızda başlar; hoşlandığımız ve çekici bulduğumuz, eğer diğer mükemmel insanı seçmemiş olsaydım kesin bunu seçerdim dediğimiz kişiyle karşılaştığımızda. Sadakat budur işte, dedektif. Ve sakın endişelenmeyin - gayet iyi gidiyorsunuz.”
“Amaia otopsi masasında ne zaman genç birinin cesedini görse hem kendisinin hem de içinde yaşadığı toplumun bu kadar yetersiz ve çaresiz oluşu yüzünden eziliyordu. Çocuklarının ölümü o toplumun kendi geleceğini koruyamadığının bir işaretiydi. O toplum başarısız bir toplumdu. Tıpkı kendi gibi.”