“ Gül Yaprağı Kumsalı’nın öyküsünü duydunuz mu?
Kadın, alabildiğine geniş, ıssız bir adayı boydan boya dolaşmış ve denizde kaybolan sevdiğini aramış. Aşkı öyle olağanüstü, o kadar derin, güzel ve safmış ki, yürürken sahildeki keskin çakılların kestiği ayaklarından akan kan damlaları gül yapraklarına dönüşmüş ve tüm sahil kusursuz, kıpkırmızı gül yapraklarıyla bezenmiş.”
Üç yakın arkadaş, Tami, Mirabelle ve Beatrix. Tami evli ve iki çocuklu, Mirabelle geçmişi sırlarla bezeli eşinden boşanmış, Beatrix ise uçarı kaçarı eğlenceli bir tip. Kitabımız Tami’nin eşinin tutuklanması ile başlıyor ve nedeni Mirabelle’yi taciz etmiş olması.Evet yanlış duymadınız eşinin en yakın arkadaşını tacizden göz altına alınıyor ve Tami için şok etkisi yaratıyor.Fakat Tami’nin eşi Scott kabul etmiyor suçu. Mirabelle’nin saplantılı olduğunu o yüzden böyle yaptığını söylüyor.Sonra öyle bir olaylar karışıyor ki en yakınınızda bulunan çocuklarınıza bakan ve sizin her derdinizle üzülüp dertlenen arkadaşınız neler yapmış neler.Mirabelle canım benim her suç üzerine yıkıldı, boyun posun devrilsin Scott gözüme görünme.Beatrix sana söyleyecek sözüm yok kelimelere yazık olur derhal yok ol senide görmek istemiyorum.Canım Tami bir insan kendine bu kadar yapılandan sonra hâlâ iyi niyetli olur ve insanlığını yapmaya devam eder mi?Sanırım az çok anlamışsınızdır kim neler yapmış.Kitap bitiminde düşündüm bu kadar hassas bir konuda kim Tami gibi davranabilir ki? Bunun adı merhamet, vicdan mı? Veya kim ne yaparsa yapsın ben karakterimden ödün vermem mi? Bilemedim ama zor bir durum vesselam..
