Hakkında
Edward Timms, uzun yılllar Cambridge Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra Sussex Üniversitesi’nde araştırma profesörü olarak devam etmektedir. 1970 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde öğretim görevlisiyken Türk kültür ve edebiyatıyla ilgilendi. Avrupa düşünce tarihi ve bilhassa psiko-analizin tarihi ile ilgilenmektedir.
Avrupa edebiyatı ve politikasıyla ilgili birçok yayını vardır. ‘Austrian Studies’ adlı bir serinin (Edinburgh University Press) yıllarca editörlüğünü yapmıştır. Birçok dile çevrilmiş olan “Karl Kraus - Apocalyptic Satirist” (Yale University Press) adlı kitabıyla tanınır. Farklı kültürler ve dinler arasındaki ilişkilere duyduğu ilgi Sussex Üniversitesi’nde Alman-Yahudi araştırma grubunu kurmakta etken oldu. “Pictorial Narrative in the Nazi Period” ve “Freud in Exile” gibi yayınları vardır.
Akademik çalışmaları nedeniyle İngiliz ve Avusturya hükümetleri tarafından onurlandırılmıştır.
Edward Timms ile ilgili daha geniş bilgi “Taking up the Torch”(2011) adlı anılarındadır.
Unvan:
Araştırmacı, Yazar
Doğum:
Windlesham, Birleşik Krallık, 1937
Okurlar
1 okur beğendi.
63 okur okudu.
4 okur okuyor.
40 okur okuyacak.
2 okur yarım bıraktı.
Kitaplar
Sözler ve Alıntılar
Kendi ülkesindeki yetkililer Nazım'ın unutulmasını sağlamak için ellerinden geleni yaptılar, ama başaramadılar.
O yalnızca devrime gönül vermiş bir komünist değil, aynı zamanda ülkesine, halkına, doğaya ve en iyi şiirlerini ithaf ettiği kadınlara tutkuyla aşık bir romantikti.
Sayfa 7
Nazım'ı eleştirenler "Vay, vay Marksist'e bakın" diye dudak büktüler, "Vay, kafasıyla yüreğini ayırıyor; vay, tarihsel, sosyal, ekonomik şartları kafam kabul eder amma yüreğim yine yanar diyor." Şair, bunlara;bir Marksist'in "bir makine-adam, bir ROBOTA'' olmayıp "etiyle, kanıyla, sinir ve kafası ve yüreğiyle tarihi, sosyal, konkre bir insan" olduğunu vurgulayarak karşılık verdi.
Nâzım yaşamının sonuna doğru, Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim isimli otobiyografik romanında, bu dönemde yaşadığı olaylardan söz edecekti. Fransa Oteli'nin rahat ortamında geçen bir sahnede, sonunda partiye katılma kararını almasına neden olan vicdan muhasebesini şu şekilde aktaracaktı: "Karar ver oğlum, diyorum kendi kendime, karar ver. [ ... ] Koyalım soruları da şu masanın üstüne, Anadolu'nun yanı başına. Neyini verebilirsin? Ne verebilirsin? Her şeyimi, her şeyi ... Hürriyetini, evet! Hapishanelerde kaç yıl yatabilirsin bu uğurda? Gerekirse ömrüm boyunca! İyi ama, sen kadınları seversin, yiyip içmeyi, temiz giyinmeyi seversin. [ ... ] Peki asılmak da var, öldürülmek de, Suphi ile arkadaşları gibi boğulmak da var, komünist olursam diye sormadın mı kendi kendine Batum'da?"
Sayfa 66
İlk şiirlerinden biri olan 3 Temmuz 1913 tarihli "Feryadı Vatan", Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasından bir yıl önce, şair 11 yaşındayken yazılmıştı:
Sisli bir sabahtı henüz
Etrafı bürümüştü bir duman
Uzaktan geldi bir ses ah aman aman!
Sen bu feryadı vatanı dinle işit
Dinle de vicdanına öyle hükmet
Vatanın parçalanmış bağrı
Bekliyor senden ümit.
Sayfa 35
İletiler
Henüz kayıt yok
Yorumlar ve İncelemeler
