Türk fizikçi. Enis Doko, 1987 yılında Makedonya’nın Ohri kentinde doğdu. Enis Doko’nun Dahi ve Dindar: Isaac Newton isimli eseri 2011 yılında yayımlandı. Enis Doko din felsefesi, bilim felsefesi, fizik felsefesi, ahlak felsefesi, ontoloji ve teoloji gibi konularla ilgilenmektedir. Aktif olarak din felsefesinde teizm-ateizm tartışmaları alanına yoğunlaşmaktadır. Bilim felsefesi alanında bilimsel realizm ve bilimsel anti-realizm tartışmaları ile ilgilenmektedir. Enis Doko katıldığı televizyon programlarında evren ve fizik ile ilgili bilgiler vermektedir.
Oruç tutarken kanımızda Ghrelin hormonu artıyor. Ghrelin hormonunun en önemli etkisi açlık oluşturmak olsa da bu hormonun beynin öğrenme ve hafızayla ilgili bölümü olan hipokampusla etkileşimi girip onu geliştirdiği bilinmektedir.
Alternatif bir tıp yaklaşımı olan homeopati ilaçları sayesinde fiziksel, zihinsel ve duygusal sorunlarımızın çözüldüğü iddia ediliyor. Oysa bu ilaçlar kimyasal açıdan hiçbir işe yaramaz.
Yetişkinlerde yeni beyin hücreleri oluşmadığı söylenir. Bu doğru değildir, nörogenez denilen süreçte yetişkin beynin belli bölgelerinde yeni hücreler oluşturulur.
Enis Doko'nun okuduğum ilk kitabı. Kendisini televizyonda çıktığı programlar aracılığıyla ve burada yapılan alıntılarla tanımıştım. Fizik ve felsefe alanlarında derece ile mezun olmuş biri.
Bu eserinde adeta "Bir Başka Newton" diyerek Newton'un baskı ortamında dini görüşlerini yeterince ifade edemeyip ancak belli ki fikrine
Caner hoca olayları Kur'an'a göre yorumlayan, alanında gayet bilgili bir ilim insanıdır. Bu kitabında da İslam özelinde bilim din ilişkisini felsefi bir bakışla incelemiş. Kitabın ilk bölümünde Kur'an ve bilimsel faaliyetlere eşlik eden ön kabuller anlatılır. Kur'an'ın bilimsel faaliyet yapılırken zihinde mevcut olan ön kabulleri desteklediğine dair bir tez ortaya koyar. İkinci bölümde ise Kur'an'ın bilimsel uğraş için motivasyon sağladığından bahsedilir. Kur'an insanı canlı cansız tüm varlıkları ve doğayı tanımaya, bunlar üzerinde derin düşünmeye teşvik eder. Kur'an açısından evreni anlamayla ilgili tüm faaliyet Allah'ın gücünü, kudretini, sanatını anlamaya hizmet etmektedir.
" O birbiriyle uyum içinde yedi kat göğü yaratmış olandır. Rahman'ın yaratışında herhangi bir kusur bulamazsın. Haydi dön de bir bak herhangi bir çatlak görüyor musun? Sonra bir daha bir daha dön de bak. Bakışların aciz ve perişan olarak sana döner " Mülk suresi 3-4
"Kuran-bilim ilişkisi" pek çok kişi tarafından merak edilen ve ilgi duyulan bir konu olmuştur. Bu konudaki çalışmalarda genelde modern bilimin bulgularıyla Kuran'ın içeriğinin ne kadar uyumlu olduğu sorgulanmaktadır. Bu husustaki yaklaşımlar da önemli olmakla beraber bu kitabın konusu değildir. Burada, "Kuran-bilim ilişkisi" ile ilgili daha önce ele alınmamış bir konu ele alınıyor ve Kuran'ın inşa ettiği zihinsel yapının bilimsel faaliyette bulunmaya ne kadar elverişli olduğu masaya yatırılıyor.
Farkında olalım veya olmayalım bilimsel faaliyette bulunurken zihnimizde çeşitli ön kabuller vardır ve bunlar bilimi mümkün kılar. Bu kitapta Kuran'ın sunduğu varlık anlayışının ve içeriğinin bu ön kabulleri nasıl desteklediği gösteriliyor. Bu ön kabullerle bilimsel faaliyette bulunan birçok natüralist-ateist de elbette vardır, fakat Kuran'a inananlar için bilimsel faaliyet sürecinde bunları benimsemenin rasyonel bir temeli vardır.