DOKUNMASAYDI SESİN
Gözlerinin kahverengi dalgasına
dokundu elim
Bilinmeyen renklerin ülkesine
taşındım
yüzündeki ilk trenle
Öyle utangaçtı
sabah
Dizlerinin üstüne oturmuş ellerin
anlatıyordu
hayatın resmini
İnciler biriktirdin
bir yerlerime
Sevgilim
sesin dokunmasaydı
bir sürü güneş
yığılmazdı bu kapıya
Mesut Adnan
Sayfa 249 - Varlık Yayınları, İstanbul, 2. Basım 2003Kitabı okudu
KOVULDUĞUM BÜTÜN KAPILARA
Kovulduğum bütün kapılara geri dönüyorum
Yurdum için, alnımda yaralarla
Ellerinde taşlarla bekliyor herkes beni
Benimse aklım yitip giden dostlarda
Onca insan niye öldü-sormuyorum artık
Ölüm bile kılık değiştirmişken şimdi
Hâlâ yaşıyor olmanın şaşkınlığı var üstümde
Sanki her doğan gün bir bağış gibi
Geçtim herkesin geçtiği o yollardan
Ne yerineceğim bir şey var, ne bir övüncüm
Öyle yalın çıksın istiyorum ki sözcükler ağzımdan
Acısı acı olarak adlandırılsın bu ömrün
Kardeşler, size yine şiirler getirdim
Unuttuğumuz kimi duygulara ilişkin
Kırık dökük birtakım anımsamalar...
Hiç değilse şunu düşünün, nasıl geldi bu adam,
bu günlere kadar?
AHMET ERHAN
Sayfa 205 - Varlık Yayınları, İstanbul, 2. Basım 2003Kitabı okudu
YABAN İKLİM
Beni böyle sıkı tutma n'olursun
Yoluma süngüler dikme
Çevir gözlerini öyle durmasın
İncelen çok şey var aramızda
Bırak artık hurda noktalansın
Sürdürmekte fayda yok kesme yolumu gideyim
Senin ikliminde açmıyor çiçeklerim.
Hep gün çevrile dedin, yıl döne
Yıllar döndü ben döndüm bu çemberde
Bunca dar yaşamak bunca yoğun
Daha daha tutma n'olursun
Sür gölgeni aradan biraz ışık göreyim
Yağmuru batak, güneşi serin
Senin ikliminde açmıyor çiçeklerim.
Tam güneşe, gülüşe duranda öyle istekle
Bir bora çıkar, fırtına patlar, başlar şimşeklerin
Kumrular kalyonlar mahzun dolanır olduğu yerde
Sende geçen yiter ama - bilemezsin
Her anı derin iz bırakır bende
O zaman da demiştim yine de derim
Senin ikliminde açmıyor çiçeklerim.
Türkan İldeniz
Sayfa 145 - Varlık Yayınları, İstanbul, 2. Basım 2003Kitabı okudu
Penceremde saksılarım var benim de
Kurulmuş asma bahçem göğün maviliğinde
Sanki neden sade yaz günleri taşır
Bir demet çiçek gibi sevgilim
Çiçekli bir şemsiye elinde
“Güzel şeyler düşünmeme rağmen
Durmadan ağlamak geliyo içimden “
Manzara Gülüşlü Kız
öpüşmekte güçlük çeken bir kızdı işte
üstelik düşlerimden ödü kopardı
ne zaman farlar geceyi çizse
teni sakallarımda yanardı
soruları rahatlatan bir yanıttı belki
şimdi evde olsak, ne güzel
yatıp uyumazdık derdi
ev türkçesi ışırdı sesinde
dilime dolaştıkça sözcükleri
acıyı andıran bir anı artık
odamın şaşkınlığı bundan
düş tutan akşam saatlerine
usul usul damlıyor zaman
gökyüzünde tuhaf bir başdönmesi
Benimsemediğimiz bir tutum ve davranışa, karşımızdaki insanın gerçeği gözüyle bakarsak, hem içimizdeki yadırgama tepkisini yumuşatmış oluruz, hem de gerçeklere hoşgörüyle yaklaşmayı başarırız.
Adnan Binyazar
Güçsüz, bilinçsiz, inançsız, dirençsiz edebiyatçı siyasal baskı karşısında kaçıp bir yere sığınmak ister. Yalnız bugün değil, her zaman böyle.
Aziz Nesin
İnsanı bahtsız yapan, anlaşılamamasıdır. Bir insanı anlamak, onunla anlaşabilmekle mümkündür. Hiçbirimizde yekdiğerimizi anlamak için bu kadar uzun zaman beklemeye ve birbirimizi o kadar uzun zaman görmeye tahammül yoktur. Anlaşılamayan insan, herkes tarafından anlaşılmış gibi hakkında yanlış hükümler verilen ve nihayet iftira olunan insandır. Çok defa bir kitaptaki fikirlere, bir işteki çalışmalara, bir ülküdeki isabete karşı vaziyetimiz böyledir. Kari, insan bu kusuru dolaysıyladır ki aldanır. Ve cemaat, aldanmayı bilmeyen gözüaçıkların önünde, bu gafletinin ve saflığının cezası olarak bir nevi esir ve amele gibi sürülür.
Cemil Sena