1.543 okunma, 93 beğeni - Erhan Bener kitapları, eserleri, Erhan Bener kimdir, öz geçmişi, Erhan Bener nereli gibi bilgiler, kitap incelemeleri ile yorumları, Erhan Bener sözleri ve alıntıları detaylı profili ile 1000Kitap'ta.
Hakkında
Türkiye'nin ilk fen doktorlarından Raşit Bener'le Mediha Hanımın oğlu, felsefeci Cemil Sena Ongun'un yeğenidir.
Ortaöğrenimini, öğretmen olan babasından ötürü Anadolu’nun çeşitli il ve ilçe merkezlerinde tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 1950 yılında mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1956’da lisans diploması aldı.
1950'de Maliye Bakanlığı'na memur olarak girdi; müfettiş yardımcılığı, hesap uzmanlığı ve hazine genel müdür yardımcılığı, kambiyo kontrol dairesi başkanlığı görevlerinde bulundu. 1963-1966 ve 1969-1973 yıllarında Paris'de, önce Türkiye Büyükelçiliği maliye müşaviri daha sonra da OECD Türkiye Daimi Temsilciliği başkan yardımcısı olarak görev yaptı. 1975’te, Emekli Sandığı genel müdürüyken kendi isteğiyle emekliye ayrıldıktan sonra avukatlık yaptı.
Yazar Vüs'at Orhan Bener'in kardeşi, Yiğit Bener’in babasıdır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Şiir ve öyküleri 1945’den itibaren çeşitli dergilerde yayımlandı. Kedi ve Ölüm adlı romanı Le Chat et la mort adıyla, Baharla Gelen adlı romanı ise Ce qui arriva avec le printemps adıyla Fransızcaya çevrildi; diğer bazı eserleri de başka yabancı dillere çevrildi. Roman, öykü, anı, deneme ve tiyatro oyunları yazarlığının yanı sıra, çocuk kitapları, radyo oyunları ve senaryolar yazdı, çeviriler yaptı. Böcek, Sisli Yaz, Ölü Bir Deniz ve Yalnızlar romanları sinemaya aktarıldı. Bunlardan Böcek, 1997’de Altın Portakal Ödülü'ne layık görüldü.
"Hep aynı özdeş koşullar içinde, aynı ortak sıkıntıları yaşayarak, ama birlikte oldukları zaman bile kendi öz yalnızlıkları içine kapatılmış olduklarını fark etmeden, karmaşık ve bir bakıma heyecanlı bir
yaşam sürdürdüklerini sanmışlardı."
Arka Kapak
.."Yanımda olmadığın zamanlar, sanma ki, mutsuz bir sevgili rolünde, gece gündüz gözyaşı döküyorum? Ne münasebet... Sen yanımdan ayrıldığın zaman, içimde, yaşamak için bana daha büyük bir güç veren yepyeni bir direniş duyuyorum. Senden bana geçen bir güç bu. Sevginin gücü. .."
Syf 292
Yalnızlar
Kitabı ilk açtığımda karşıma çıkan paragrafdan bir bölümü paylaştım.
Sevgili
Z.K :)
Kargoyu açmadan hangi kitap olduğunu tahmin ettim.
Günümü güzelleştirdin. Nasıl bir incelik sendeki.. :) Hem mutlu, hem mahcup oldum.
Çok teşekkür ederim.
Varlığın ve arkadaşlığın benim için çok kıymetli..
Beraber okumak dileğimle..🌈💞☘️
"Kimbilir, belki en iyisi düşünmemek," diye mırıldandı. “Huzuru kendi içinde aramalı insan. Sevgiyi kendi yüreğinde duyabilmek. Tek başına ayakta durabilmeli. Yenilmemek başka şey, yenmek başka şey. Güçlü kişi, her zaman başkalarını boyunduruğu altına alabilen kişi demek değildir ki..."
"Yaşam ne acı , ne tatlı ; renksiz , kokusuz , dümdüz , anımsanacak değer taşımayan bir yığın küçük olaylar zincirinden başka bir şey değildi . Acılar vardı durmadan anımsanan . Bir de, arada şimşek gibi parlayıp sönen mutluluk anları.
Hepsi bu kadar."
Türk edebiyatının ilk distopya örneklerinden biri olan Yalnızlar, 1950’li yılların
"Öyküler yarı yolda bırakılmış romanlar değildir..."
Zadie Smith
Yeni yıla minnak kitaplar ile başladım, malum moral ve motivasyon çok önemli... (:
Kitabımız dört güzel hikayeden oluşuyor.
Sırasıyla;
1. Alabalık
( 1992 öykü ödülü almış, güzel bir hikayeydi. Paris ve aşk)
2. Apollon , Zephyros , Hyakinthos
( Adı geçen tanrılar ve yakışıklı okçunun her yerde bulabileceğiniz mitolojik hikayesini, çok farklı bir açıdan irdeliyor. )
3. Filimci Seyit Amca
( Yaşama sevinci, tutkuları,inanacak putları olan renkli bir karakterin hayatından küçük bir kuple)
4. Eski Kareler
Eski bir Yeşilçam artistinin bir günü. :(
Arkadaşlar bu gizli kalmış yazarımızı tanıyın, keşfedin.
Keyifli okumalar dilerim.
Los Ayna başarılı ruh çözümlemeleriyle başlar, daha sonra polisiye havasına bürünür. Sonra yeniden psikolojik romandan esinli anlatıma geçilir.. Yazarın iç dünyalara göndermeleri Loş Ayna'nın bütünlüğünü sağlar.
SELİM İLERİ nın kapaktaki bu sözleri zaten kitabın güzelliğinin habercisi niteliğindedir, fakat ben hiç Selim İleri de okumadım