Okumayı uzun zamandır beklediğim "Milletler ve Milliyetçilik", hakkında fazlasıyla beklenti geliştirilen her şey gibi, çıtanın altında kaldı... Bir yandan müthiş ayrıntılı bir bilgi dağarcığı olmasının ihtişamı, diğer yandan bu bilgileri belirli bir çerçevenin içine sokamayışının yarattığı dağınıklıkla; gözü kör edip hiçbir şey görememeyi sağlayan bir ışık gibi diyebilirim kitap için. Milletler ve milliyetçiliğin oluşum süreçlerine dair ampirik bilgi edinmek açısından mutlaka okunması gereken bu kitapçık, yazarın (haklılık payı tartışmasız) bilgi birikiminin, bilge bir alçakgönüllüğe değil milliyetçiliğe dudak büken bir kibire dönüşmesinin sıkıntılarını taşıyor. Bitirdiğim zaman içimden dedim ki; keşke bu kadar çok bilgi "ben bir Marksistim ve milliyetçilikten huylanıyorum"un ötesinde de bir şeyler söyleseydi... Çünkü benim bildiğim Marksizm, olgularla zıtlaşmak için değil açonları anlayıp, kavrayıp dönüştürmekle ilgili...