Romanımızın baş karakteri turist rehberi - çevirmen Berna Tekdemir. Kocasından boşanmış, babası ölmüş ve annesiyle birlikte yaşayan esprili birisi. 1,67 boyunda ve 23 kilo birden alarak 82 kiloya çıkmış ama vücuduyla da dalga geçebilen bir kişilik. Suratını kah gergin bir topa kah Kars gravyeri tekerine benzetiyor. Asansör fobili, sigara tutkunu, yemeden duramayan ve çok sık çişi gelen bir karakterimiz var. Kısaca Berna içimizden biri. Berna kitapta bir merdiveni şöyle anlatıyor. "Şaşı kalfanın göz kararı döktüğü yamuk beton merdiven". Nasıl sıcak, samimi, ve mizahi bir anlatım değil mi?
Berna'nın gezdirdiği Amerikalı turist Kapalıçarşı'da öldürülür. Bu cinayet için Başkomiser Fatih görevlendirilmiştir. Berna çevirmen olduğu için Başkomiser Fatih (İngilizce bilmediğinden) ondan yardım ister ve onu her gittiği yere götürür. Böylece Berna pek istemese de kendini cinayet davasının içinde bulur.
Olay Berna'nın ağzından anlatılıyor. Yukarıda da dediğim gibi Berna'nın konuşma ve iç sesi esprili. Berna içimizden biri gibi. Yazarın kullandığı bu mizahi dil, kullandığı kısa cümleler, yalın ve samimi anlatım kitabı kolay okunur kılıyor. Kitap ile ilgili tek olumsuz düşüncem polisiye kısmının biraz zayıf kalmasıydı. Belki seri katillerin cirit attığı polisiyeleri çokça okuduğum için bana böyle gelmiştir. Her şeye rağmen bundan sonraki okumam yazarın ikinci kitabı olan Cadıbostanı Cinayeti olacak.
Yazar hakkında not: Esra Türkekul Şubat 2019'da 50 yaşında vefat etmiştir. İnternette intihar ettiği yönünde bilgi vardır.
Kapalıçarşı Cinayeti okuyunuz ;)
Geç bulup erken kaybettiğim bir yazarsın sen 
Esra Türkekul , nur içinde yat :(
Cadıbostanı Cinayeti ne başlıyorum. Bakalım bu kitap beni tatmin edebilecek mi?
