Eugene Kennedy

8.3/10
19 People
73
Reads
5
Likes
1,744
Views

Oldest Eugene Kennedy Quotes

You can find Oldest Eugene Kennedy quotes, oldest Eugene Kennedy book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Günümüzde, en popüler boş zaman eğlencesi, spor değil, "hoş görünme" ve ’beğenilme" oyunudur. Bu oyunun popülerliğinin kökenleri, sıkıntılarla dolu "özsaygı" toprağımızın derinliklerindedir. Gerçekten değerli miyiz? Bundan nasıl emin olabiliriz? Bir çok kişi, bu konuda kuşku içindedir. Yanıt için kimse, kendine ve içgüdülerine güvenmemektedir. Yeteneklerini test etmeden, kanıtlamadan, paylaşmadan, gölgelerde saklanarak, sonuna kadar mutsuz kalmayı yeğlerler. Sorunun yanıtı için ise diğerlerinin söylediklerine, onayına başvurmak, hiç yoktan iyi gibi görülür. En azından işleri daha kötüye götürmeyeceği düşünülür. Bu davranış, yaşamı sürdürebilmek için bir temel oluşturur. Ancak, bu sağlam olmayan temel her zaman tehlikelidir.
Her gün, tekrar tekrar, diğerlerinin kefaletine, onayına başvurmak gerekmektedir. Bu tür dıştan içe doğru bir yaşayış, pek güven verici değildir. Çünkü, başkalarından ne kadar hayranlık ve alkış gelirse gelsin, kendimize ilişkin temel duygularımız olduğu gibi kalır. Zayıflıklarımızın ya da zayıflık olarak algıladıklarımızın, her an için ortaya serilmesi olasıdır. Bu durumda sürekli tetikte durup, sırasında gülümseyerek, sırarasında şöyle ya da böyle poz keserek, köpükten oluşmuş özsaygı balonumuzun patlamasına, ya da amaçsızca uçup gitmesine engel olmaya çalışırız. Sadece yüzeysel değişikliklerle uğraşarak, özdeki hiçbir şeye dokunmayız. Oysa makyajımızın altında, biz yine, bizizdir. Bir ölçüde bunu bilir ve korkarız. Yanlış ya da eksik, bizi sadece gösterdiğimiz kadarıyla sevmelerine razı oluruz. Ancak, özsaygımıza ilişkin temel sorunumuz olduğu gibi kalır. Bu şekilde yaşamak tedirginlik yaratır. Daha da kötüsü, bizi, gerçek benliğimizin aslında hiç de kötü olmadığını farketme ve o hâliyle de sevile- bileceğini anlama olanağından yoksun bırakır. Bu devam ettiği sürece, en kötü zamanlarımızda bile kabullenilebilecek yanlarımızın olduğunu görmenin o hoş şaşkınlığını hiçbir zaman tadamayız. Aslında sorunumuz, başkalarının bizi nasır gördüğü değil, bizim kendimizi nasıl gördüğümüzdür. Sıkıntımız, dıştaki güvenilmez dünyadan değil, içimizdekine güvenemeyişimizden kaynaklanmaktadır, Zaten zor ve kısa olan hayatımızı, bir de kendimize bu şekilde sert davranarak güçleştirme^ mize hiç gerek yoktur.
Reklam
Öğrenmemiz gereken ilk ve en önemli ders kendimizi olduğumuz gibi sevebilmektir. Kişiliklerimizi yeniden elden geçirip bazı beğenmediğimiz yönlerimizi düzeltmek gerekebilir. Yaşama açık kalabilmek ve sağlıklı bir özsaygı geliştirebilmek için, insanın kendini sevmesi temel koşuldur.
KENDİMİZE KULAK VERMEK Kendimizle ilgili gerçekleri söylersek, bizi kimse dinler mi? Bunun yanıtını, biz kendi kendimizi dinlemeye başlamadan, asla bilemeyiz. Bu, ilk adım olarak çok fazla bir şey 'değildir; kendimize karşı kazanmamız gereken, ani ve mutlak bir savaştan çok, bir ateşkes çağrısıdır. Zafer kazanmamız ya da teslim olmamız gerekmez. Sadece dinlememiz yeterlidir.
Tüm yaşamımız, bu şekilde, "uygun" ifadeler bulmak, yüzümüzü ağartacak manevraları öğrenmek ve rol yapmakla geçer, gider. • Böyle yaşamanın kötü yanı, çok; fazla eneıji gerektirmesi, kişinin özgürlüğünü ve kendiliğin- denliğini (spontanlığını) öldürmesidir. Oysa ki bu ikisi, kendimize yönelik sağlıklı bir tutum için gerekli olan en önemli iki özelliktir. Yaşantımızı, diğer insanların beklentileri ile sınırlandırdığımız; "sosyal başarısızlık" ve "çatık kaşlar" korkusuyla, olduğumuz gibi davranmadığımız sürece, özgür olamayız.
Neyimizin eksik olduğunu herkes bilir. Biz yanlışlarımızı sakladığımızı sandığımız halde, herkes çoğunu görür. En iyi yanlarımızı, yeteneklerimizi, güçlü yanlarımızı, bizi özel yapan şeyleri saklamakta ise, çok daha başarılıyızdır. Bazan bunu öylesine iyi beceririz ki, kendimize özgü stilimizle, diğerlerinden farklı yönlere doğru cesaretle yürüdüğümüzü savunduğumuz halde, bir de bakarız ki çoktan, kalabalıktan "herhangi biri” olmuşuzdur. Nedense, kendimizi özel yapan şeyleri belirsizleştirir, potansiyelimizi, farkedilmemiş ve el değmemiş olarak bırakırız.
Reklam
Değerliliğin ölçüsü, diğer insanların yargıları olunca, onların vereceği kararlardan hiçbir zaman emin olamayız. Bu nedenle, gerçek kişiliğimizi hep örtbas eder; onların alaylarına, ilgisizliklerine açık kalmaktansa, kim olduğumuzu saklamanın daha iyi olacağına inanırız.
ANALARIMIZ, BABALARIMIZ Siz hiç ana babalannın gerçek dışı isteklerine uymaya çalışan çocuklan izlediniz mi? Bu çocuklar, çaresiz bir biçimde sevilmek ihtiyacı ve isteği içindedirler. Ebeveynlerinden bu yanıtı alabilmek için bir yol bulmak amacıyla, var güçleriyle çabalarlar. Bu süreç içinde, kendilerini olduklarından çok farklı biçimlere sokar, eğilip, bükülürler. Büyüklerinin gösterdiği ideal modele uymaya çalışırlar. Ancak, bu, onların kendilerini hiçbir zaman yeterince başarılı hissedemeyecekleri bir tuzaktır. Bu nedenle, bu çocukların kendilerine ilişkin duygularının genellikle olumsuz oluşuna şaşmamak gerek. Fiziksel olmasa da, duygusal olarak istismar edilmişlerdir.
Sevgisine gereksinim duydukları insanları hoşnut etmeye çalışırken kaçınılmaz olan başarısızlıklarında, görünmeyen yaralar almışlardır. Bunlar arasında, orta düzeyde öğrenciler oldukları halde, aileleri tarafından hep en iyi notları almaları, en büyük ödülleri kazanmaları beklenen çocuklar vardır. Evlerinde bu şekilde algılanan bu kişiler asla, gerçek kendileri olarak ortaya çıkamazlar. Çocuklarının ne denli mükemmel, ne denli ünlü olacaklarına önceden karar vermiş ebeveynler için de çocukları hiçbir zaman yeterli sayılmazlar. Bu yüzden bu kişilerin, gerçek benlikleriyle, gerçek varlıkları ile ilişkiye geçememeleri, üzücü olmakla beraber şaşırtıcı değildir. Yaşam boyu sürebilecek bir özgüven ve Özsaygı sorunları olması da doğaldır.
"Eğer ben, bugüne değin başkalarını mutlu etmek için uğraşmasaydım, şunu olurdum, bunu olurdum..." diye hayıflanan yetişkinlerle konuşmak kadar, insana acı veren pek az şey vardır. Bir başka kişinin beklentileri doğrultusunda yaşamak, yalnızca seçeceğiniz mesleği değil, yapacağınız evliliği de etkiler. Yaşamınız, sahte bir benlik etrafında biçimlenebilir. Bütün şatolarınızı bir kumsalda kurduğunuzu, gerçek benliğinizin ne olduğundan emin olamadığınızı, büyük bir acı ile farkettiğinizde ise, artık çok geç olmuştur.
174 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.