Adını hatırlamamak kötüymüş. Yok gibi oldum. Adım?
O zamana kadar düşünmemiştim. Adın... Ne olacaktı ki? Meğerse adın kasa fişi gibiymiş. Çıkana kadar terli terli avucunda tutman lazım.
Avucumu açtım. Boş.
“Ufak tefek, ama her şeyi yerli yerinde, oranlarından şikayet edemeyecek bir adam olmanın iyi yanlarından biri işte böyle yataydaydı - bir hamağa tamamen sığmak gibi şeyler.”
Sesiyle yoldan geçenleri çağırıyor, avlıyordu.Herkes avlanıyordu.Yalvarmıyordu,rica etmiyordu.İstiyordu.Sokakta zaferini ilan etmişti.Neyi istediğini bilmiyorduk,ama istediğini biliyorduk.İlgi değil,sevgi değil,anlayış değil,yumuşaklık da değil,sertlik de değil,eninde sonunda para hiç değil.Bunların hepsi şarkısında vardı,oradaydılar,ama başını caddenin soluna dönmüş,ısrarla Tünel'e doğru haykıran adam aslında onları istemiyordu.
Sadece varlığını talep ediyordu.Orada ,o köşedeydi.Emin olduğu,emin olduğumuz bir şey varsa,var olduğu idi.Var olduğunu bağırıyordu.Var olmayan bacağı,var olandan çok var olan sesi ile.Nereye yollarsanız yollayın varım,varım,varım,varım,varım,varım.Dinleyin beni.Varım.