Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Fikret Başkaya

Fikret BaşkayaParadigmanın İflası yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
Editör
8.7/10
212 Kişi
1.034
Okunma
119
Beğeni
10,2bin
Görüntülenme

En Yeni Fikret Başkaya Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Fikret Başkaya sözleri ve alıntılarını, en yeni Fikret Başkaya kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Reklamlarda tanıtıldığı gibi dağların yükseklerindeki temiz su kaynaklarından doldurulmuyor suların çoğu. Tüketim o kadar arttı ki, açılan kuyulardan yeraltı suları çekiliyor. Bu suların tarım, endüstri ve kentsel atıklarla kirlenmiş olması mümkün. Musluk suyunu da işlemlerden geçirip şişeleyerek musluk suyunun yüzlerce katı fiyatla satan şirketler var.
Yüzbinlerce dönüm verimli toprak çokuluslu şirketler tarafından tuz-sabun parasına satılıyor veya kiralanıyor. Bu utanmazlık, yerli satılmış elitlerin (tabil o taife, kendine "yerli, milli, milliyetçi" demeyi de elden bırakmaz...) suç ortaklığıyla mümkün oluyor. Bir tür klasik kolonyalizm, yeni giysilerle boy gösteriyor... İyi de o topraklar, üzerinde yaşayan insanları doyurmak, yaşatmak için değil mi?
Reklam
Entelektüel, gerçeğin safında, yalanin karşısında konumlanır. Radikal eleştiriyi önemser. Radikal olmanın sorunların kökenine inmenin vazgeçilmez koşulu olduğunu bilir. Eleştirinin de eleştirisini yapabilme yeteneğine sahiptir. Hiçbir kiliseye (kuruma) tâbi değildir. Daima ezilen/sömürülen sınıfın safındadır. Bu niteliklerinden ötürü de egemen sınıflar tarafından bir baş belası olarak görülür...
Bilim insanları bilgilerini mülk sahiplerine satmayı marifet sayıyor. Yaptıklarının sonuçlarını sorun etmiyorlar, isteyerek veya istemeyerek yangına körükle gidiyorlar
Politik islamcıların alternatif bir toplum projesi yoktur dünyayı anlamaktan acizdirler. Dünyayı anlamaktan acizler ama yalan ve takiyye bahsinde son derece de yeteneklidirler. Çok iyi bildikleri yaptıkları yegane şey ülkenin varını yoğunu yağmalamak Talan etmektir Ve onlar için gerisi teferruattır.
Reklam
Dİnci AKP iktidarı artık cunta anayasayı bile aratıyor
Çöküş
Türkiye Cumhuriyeti'nin "demokratik laik bir sosyal hukuk devleti" olduğu yazılıdır Aslında bu, kısacık bir cümlede 4 yalan söylemektir Muhalifi düşman, farklı düşüneni hain sayan bir rejimin demokrasiyle,laiklikle,hukukla,adalet ve özgürlükle insanlıkla bir ilgisi olabilir mi? Fikret Başkaya
İnsanlığın durumu sadece absürt değil, utanç verici ama utanmak için utanabilir durumda olmak gerekiyor.
Şimdilerde kimyasal zehirlerin ölçüsüz kullanılması sonucu, küçüğünden büyüğüne hayvan türleri hızla yok oluyor. İnsanlar toprağın üstünde yaşayan canlıların ölmesini fark ediyor da toprağın altında yok olanları pek sorun etmiyor...
Reklam
Sınırlı bir dünyada sınırsız büyüme mümkün olmadığına göre, belirli bir eşik aşıldığında aracın duvara toslaması kaçınılmazdır.
Dikkat edilirse "büyüme" hic dillerden düşmüyor. Büyümeyle yatıp büyümeyle kalkıyoruz. Birileri de çıkıp "büyüyen aslında ne, ne pahasına gerçekleşiyor, neye yarıyor" sorusunu sormaya yanaşmıyor, ona cüret etmiyor. Oysa yüksek oranlı bir ekonomik büyüme bile yoksulluğu ve sefaleti derinleştirebilir, ekolojik yıkımı, iklim krizini azdırabilir, Kapitalizm dahilinde ekonomik büyüme insana, başka canlılara ve doğaya zarar vermeden yol alamaz. Zira, orada “üretim etkinliği" kendi başına bir amaç haline gelmis durumdadır. En kârlı olan üretme amacının da insan ihtiyaçlarına yabancılaşması, ekolojik yıkımı derinleştirmesi, sosyal mahiyetteki kötülükleri azdırması kaçınılmazdır...
Kavramların ekseri realiteyi açıklamak, bilince çıkarmak gibi bir işlevi oldugu sanılır. Oysa gerçek dünya da pek öyle değildir. Çoğu zaman kavramlar gerçeği ortaya çıkartmaktan çok, gerçeğin üstünü örtmenin, yanlış bilinç oluşturmanın hizmetindedir. Örnek olsun, kapitalizm dememek için pazar ekonomisi veya piyasa ekonomisi, emperyalizm dememek için küreselleşme, kaos dememek için yeni dünya düzeni, örtük iç savaş rejimi dememek için liberal demokrasi deniyor. Elbette gerçeğin üstünü örtmek çabası hiçbir zaman gerçeği yok etmez. Gerçeğin hükmünü icra etmesini engellemez, sadece egemen siniflara zaman kazandırır. Oligarşilerin dünyayı yok etmesini kolaylaştırır.
Devletler de artık piyasanın (pazarın) gerisine "gizlenmiş" durumda... Batı’da devletler piyasanın diktatörlüğü lehine sahayı terk ettiler... IMF (Uluslararası Para Fonu) her fırsatta yoksul ülkelere yapısal uyum programlarını dayatmaya devam ediyor. Eğer "her taraf" aynıysa, güney-kuzey, gelişmiş azgelişmiş, ileri-geri ayrımının da bir kıymeti harbiyesi yok demektir. Artik "tek dünya" var ve bütün mesele uyum sağlamak"!. Tabii "tek dünya" söz konusuysa eğer, ona da “tek düşünce” yakışırdı... Öyleyse söz konusu olan "kalkınma” değil “uyumdur"...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.