Hayat her yerde var. Kelebeklerin kanadında, merdivenlerin gölgesinde, kumdan kalelerde, ayrıkotlarında, çukurlarda, uğultuda, boğazda düğümlenen yumrularda, kapalı kutularda, verilen sözlerde...
Bir nesnenin, bir insanın, bir hayatın, bir duygunun kendisinden önce gölgesini görmek, bilmek, tatmak iyi değil. Her zaman yalnızca gölgesini görmekse hiç iyi değil..
Ölmeseydi kimse. Yüzün dursaydı yerli yerinde. Lanet okuyorum bütün bu sayıklamalara.. Hayatımda hiç gereği ve birebir karşılığı olmadığı halde biriktirdiğim şeyleri düşünüyorum..
Bu hayatlarımız olmadı! Hiç gün görmedik! Keşke yeniden başlayabilsek!" İşte, kitabı olmayan gerçek. Süssüz, pırıltısız, dümdüz, doğrudan, gündelik kelimelerle art arda dizilmiş durumumuz.
Nereden ve nasıl başlayacaksak!.
Herkes gözlerini uzaklara dikmiş, kimse yanındakini görmüyor. Duymuyor. Duysa da bir şey anlamıyor. Sözün kırılıp dökülmekten gayrısı gelmiyor elinden..