Gelişim ve öğrenme, tıpkı üzümün tam tadında bir şarap olarak olgunlaşması için senelerin geçtiği gibi ağır oluşan bir süreçtir. Önceden asla şarabın tamamlanma süresini tahmin edemezsiniz. Kimseye belli etmeden bodrumun sessizliği ve karanlığı içinde olgunlaşır.
Yahudiler, Ahit Sandığı'nı bulma zahmetinden binlerce sene önce vazgeçmişlerdi. Tek ümitleri Mesih'ti. Ancak o dünyaya geldiğinde sandık bulunacaktı ve Kudüs Tapınağı, üçüncü ve son kez tekrar inşa edilecekti.
Etrafımızı çevreleyen dünya sadece içimizin bir yansımasıdır. Kendimizi değiştirdiğimizde dünyayı da değiştirmiş oluyoruz. Dünyadaki cennetin anahtarını kendi ceplerimizde taşıyoruz.
Sen daha çok gençsin ve hayatın fırtınalarının getirdiği çaresizliği henüz tanımıyorsun. Ancak o zaman elindeki haritanın değerini anlayacaksın. Ancak o zaman, sana seçenekler sunan Tanrısal bir planın var olduğunu anlayacaksın. Kararın sadece sana bağlı. Cehennemi veya cenneti seçebilirsin.
Kendimi bir soğan gibi hissediyorum ustam. Her tabakanın altında bencilliğim ortaya çıkıyor. Bazen, karakterimle adeta birleşmiş olan bencilce isteklerimle körleşiyorum. Sanki seneler sonra bunun farkına varmış gibiyim!
"Bir günlük ömrünüz kalmış olsaydı, ne yapardınız? O anda yapacağınız şeyi şu anda yapmazsanız; Yaradana, ruhunuza ve bu dünyadaki hayatınıza aykırı davranmış olursunuz.
Bazıları şu anda ilk defa bu zamana kadar ne olduğunu sordu kendine. Evde olup çalışmak zorunda olmadıkları zaman yemek yiyip içerlerdi, arada sırada aşk yapıp uyuyorlardı. Bu durumda yaşamlarıyla hayvanların yaşamları arasında fazla bir fark yoktu. Tek fark avlanmaya değil, çalışmaya gitmeleriydi. Hayatlarında macera nerede kalmıştı? Neden küçükken ebeveynlerine sordukları o büyük soruların cevaplarını aramıyorlardı: Neden buradayız? Hayatın anlamı nedir? Amacımız nedir?
Dünyadaki her şeyin bir görevi vardır. Her çiçek, her hayvan ve tabii ki her insan belli bir misyonu takip ediyor. Bir hastalığı tedavi edemeyen tek bir yabani ot dahi yoktur. Her çimenin bile onu büyümeye teşvik eden bir koruyucu meleği vardır.
Doğruyu seçmek, rüzgara karşı yanan bir mum gibidir.İnsanın attığı yanlış adımlar iradesini zayıflatır ve tüm gücünü yok eder.Fakat inancı,en güçlü fırtınada bir ışık yakmasına imkân sağlar.