Hat bekçisi Thiel’ in yaşamı, yaşadığı talihsizlikler ve gördüğü halüsinasyonlarla gölgelenmiştir: Çok sevdiği karısı Minna doğum yaparken ölünce kendini büyüyen bir iç çatışmanın içinde bulur ve oğlu Tobias’ın bakımını güvenceye almak üzere yeniden evlenmeyi seçer. Yeni eşinden de bir oğlu olur ancak işler umduğu gibi gitmez ve bir felaket yaşanır.
Nobel ödüllü ve kısa bir kitap olduğu için elime aldığım eserden bu kadar etkilenmeyi kesinlikle beklemiyordum.
Kesinlikle başarılı bir çeviri ile Türkçeye kazandırılan bu eseri okuyun derim. İyi okumalar. Kitapla kalın.
Şahane bir klasik. Enfes ama çok üzücü, son Alman klasiği denmiş. Bence son klasik aslında. Sonraları buna benzer pek bir eser yok zaten. Kısacak, bir saatte okunabilir.
Düşüncelerini hale yola koymaya çalıştı, boşuna ! Girdiği kaypak bir yoldu. Kendini en olmadık şeyleri düşünürken buldu ve acizliğinin bilinciyle içi ürperdi.
#hayalet
Aşk, insan üzerinde nasıl bir dönüşüm gerçekleştirir zemininde ilerleyen kitabı okurken saplantı haline gelen duyguların, ahlaki çöküşlerin izinde ilerledim. Okurken çok şey düşünüyorsunuz. İnsan psikolojisi üzerine derinlemesine inen müthiş bir eser kesinlikle.
Bir insan, bir insana ilk görüşte neler hissedebilir ya da şöyle sormak daha uygun olacaktır; onu ilk kez gördükten sonra, aşk konusunda ne kadar ileri gidebilir? bunun yanıtı herkes için farklıdır şüphesiz.
Bu noktada kıskançlık kavramını düşündüm okurken. Büyük bir aşk duyduğu kişiye karşı kitabın içinde, içini kemiren onu adeta yakıp kül edecek bir kıskançlık vardı. İnsan birini çok sevince mi o sahiplik duygusuyla kıskançlık duyardı yoksa insan ruhunun bozuk taraflarından biri miydi bu kavram, öznel tarafı daha ağır basan bir yaklaşımla konuşuruz sanırım.
Tabii kitabın içindeki aşkı değerlendirirken ergen bir kıza duyulan hayranlığın nelere mal olduğunun da altını çizmek gerekir. Aşk, yaş ilerledikçe arayı kapatır belki ama yetişkin birinin ergen bir insana duyduğu aşkı, hastalıklı olarak ele almak gerekir. Yoksa burada elli ve yetmiş yaşındaki insanların aşkından söz etmiyorum elbette.
Aşkın, insan ruhunda açtığı yaralara bakacak olursak, derinliği giderek arttığında, yarattığı zelzele de aynı ölçüde şiddetli oluyor.
" Tuhaftır, bir sanığın suçluluğuna ya da masumiyetine hükmedilirken onu bu suça iten asıl neden veya hafifletici sebepler soruşturma kapsamına alınmaz."