"Sadece kendin ol, Don. Seni olduğun gibi kabul etmeyen, zaten senin için doğru kişi değildir."
"Bana göre, herhangi bir kadının beni olduğum gibi kabul etmesi, çok düşük bir ihtimal."
Dönüşte arabaya yaklaşırken Rosie sordu: "Ne tür müzik seversiniz?"
"Neden?"
"Gelirken dinlemek için açtığım pek hoşunuza gitmedi, değil mi?"
"Doğru."
"Öyleyse dönüş yolunda sıra sizde. Ama Bach'tan bir şeylerim yok(çalmak için)."
"Aslında ben hiç müzik dinlemem", diye yanıtladım. "Bach (dinlemelerim) başarılı olmayan bir deneydi (sadece)."
"Siz herhangi bir müzik dinlemeden hayatın içinden geçemezsiniz (yaşayamazsınız)."
"Kulağımı vermiyorum hiç. Bilgi dinlemeyi tercih ediyorum."
"Siz Julie olmalısınız", dedim.
"Nasıl yardımcı olabilirim?"
Çok iyi. Pratik düşünceli bir kişi. "Evet, bana lütfen ekranı nereye bağlayabileceğimi gösterin lütfen."
"Aa", dedi. "O halde siz kesin profesör Tillmann olmalısınız. Gelebilmenize çok sevindim."
Bana elini vermek istedi, ama ben bir işaretle geri çevirdim. "Ekran bağlantı yeri, lütfen. Saat 18:58."
"Rahat olun", diye yanıtladı. "Biz yediyi çeyrek geçe olmadan başlamayız hiç. Bir kahve ister misiniz?"
İnsanlar kişilerin zamanına neden bu kadar az değer verir? Şimdi kaçınılmaz olarak smalltalk(havadan sudan sohbet) yapmamız gerekecek. Oysa evde bir onbeş dakika daha aikido çalışabilirdim.
Su gibi akan bir aşk komedisi kitabın içerigi.
Genetik profesörü Don Tillman sosyal yönü çok zayıf olan bir insan Her işi hesaplı, hayatı bilgisayar titizliğinde organize edilmiş. Zaten karakteri bir bilgisayarla Mr. Spock karışımı bir şey. Mantıksal davranış yüze yakın ama duygusallık ve sosyal uyum yeteneği sıfıra yakın. Kadın konusunda pek
"Rosie Projesi", neden okuduğumu bilmediğim, aslında beklentim de olmayan bir kitaptı.
Bir genç-yetişkin aşk kitabına göre çok kötü müydü derseniz sanırım değildi ama kitap beni asla içine çekemedi.
Tamamen hiçbir karakterle aramda bir bağ kuramadım ve hepsini de garipsedim.
+18 olmadığı halde içerisinde en fazla "seks" kelimesi geçen kitap olabilir okuduğum.
Ana karakterimizin genetikle ilgilenmesi ve arada sırada verilen gereksiz bilimsel bilgiler bence kitabın en güzel kısmıydı. Daha önce bu tarz ana karakterler duysam da hiç okumamış olarak aslında durumu beğendim ama sanırım işleyişte, akışta bir sorun vardı.
Kitap boyunca yaşanan tek olayın Rosie'nin gerçek babasını bulmak olması ve onun da son sayfada öylesine bir geçiştirilmesi bana saçma geldi.
Tek kitap sanarak başladım ama aslında seriymiş ve belki sonradan açılıyordur ama ne yazık ki çevrilmemiş. Devamını İngilizceden falan okumaya da değecek bir kitap olduğunu düşünmüyorum.
Canınız gençlik kitapları istiyor ya da onlardan hoşlanıyorsanız ilk tavsiye edeceğim kitap değil. Özellikle konusunu falan okuyup merak etmedikçe pek bir şey kaçırmazsınız. Bill Gates'i ise kitap konusunda kim bu kadar gaza getirdi merak ediyorum doğrusu. Jojo Moyes, Kristin Hannah gibi aşk kitaplarının dünyaca ünlü isimleri nasıl öyle yorumlar yaptı bilemedim.
Ayrıca ne eğlendiğim ne ağladığım ne şaşırdığım ne de herhangi bir duygu hissettiğim, okurken ana karakterine benzediğim bir kitap oldu doğrusu...
Helloooooo Şuracığa yıllar önce basılmış bir kitabı yıllar sonra okuyup aşk yaşayan bir
KitapRüyası bırakıyorum
Asperger sendromlu dahi genetik prof.'umuz Don, kendisine en uygun olabilecek potansiyele sahip eş adayı arayışı içerisinde.
Bunun için epey maddeli bir anket ile Eş bulma Projesini başlatıyoruz.
Hazır mıyızzzz???