You can find Habbab Çetin Akdeniz books, Habbab Çetin Akdeniz quotes and quotes, Habbab Çetin Akdeniz authors, Habbab Çetin Akdeniz reviews and reviews on 1000Kitap.
Habbab Çetin Akdeniz araştırma yapmak için gittiği Pakistanda sebepsiz ve suçsuz olduğu halde 173 gün hapis yatması ve orada sadece Müslüman olduğu için aylarca en ağır işkencelerden geçen Müslümanlar...
Dünyanın her bir yanına demokrasi(!) getiren amerika ve onun uşağı olmuş pakistan askerleri tek suçu müslüman olan kardeşlerimize yaptığı zulüm...
Filistin askısı, suda boğma, elektrik verme, ayaklarının derileri parça parça olup yer deriler ve et parçalarıyla dolana kadar budaklı sopalar ile işkence.....
Cop, zincir, kırbaç ve elektrik seslerinin Ağlamanın, yeminlerin, çığlıkların ve tekbir seslerini bastırdığı işkencehaneler...
Karnındaki bebeği düşene kadar işkence ve canlı canlı timsaha yem olma...
"Batılılardan nefret ediyorum, Amerika’dan nefret ediyorum; ama daha çok Amerika’nın vicdanına sığınan müslümanlardan nefret ediyorum.” (Şehid Seyyid Kutub)
Araştırma yapmak için gittiği Pakistan da 173 gün boyunca sebepsiz yere gördüğü işkenceleri anlatmış yazar. Sanırım okurken ağladığım ilk kitaptı. Sadece Müslüman olduğu için aklımın , hayalimin almadığı işkenceleri görmüş binlerce insan.. Şu yalan dünya da kim bilir bir yerler de daha neler yaşıyor bu insanlar.. Alın okuyun ve okutun.
Yüzlerinde garip bir hüzün ve acı dolu bir özlem var. Kanaatkâr insanların birlikte yaşam mücadelesi verdikleri bu fakir coğrafyanın gizemi, batının sömürü hortumlarını yerin altından ve üstünden salarak ülkenin dört bir yanını kuşatmasından ötürü, bitmek tükenmek bilmeyen çaresizliği mi yansıtıyor? Peki, ben neden sadece onların kanaatkârlığını hissediyorum. Neden bir parça da olsa öfke ve saldırganlık, çıkarcılık ve kindarlık sezemiyorum. Dükkanında bir kaç çeşit içecekten ve çocuklar için sayılabilecek bir kaç şeker ve iki üç çeşit kuru baklagillerden başka bir şeyi olmayan bu adam, benim derdime ortak olmakla ne gibi bir kazanç elde edecek... Mistik bir beklentinin ötesinde başka bir şey sezemiyorum. Bir satırlık dua belki... ya da bir anlık güler yüz...