Bu kıza üç defa aptes aldırmadıkça bu kızın vücudundan çıkmazlar." "Hint'ten buraya kadar damacana damacana suyu kim taşıyacak efendim.Hanimefendi:
"Cinlerin sucu başısı Ebbüddevran..." Kalfa:
"Onu nerede bulalım efendim?"
Hanımefendi:
"Bu akşam davet ederiz. Güzellik dağından biraz üzerlik, geyikovasından biraz kekik, ardıçtan ardıç, kovacıktan kabacık tohumu getirtmeli. Alfabenin üç ve iki noktalı harflerinden nokta çalarak noktasız harflere eklemeli. Lâmelifleri ters çevirmeli. Öteki harfleri ısırmasın diye 'sin'lerin dişlerini sökmeli, 'ayın'ların, 'gayın'ların karınlarını doyurmalı, 'şın'ların, 'nun'ların teknelerine bal koymalı. Hepsini bir araya koyarak bu kızı tütsülemeli.
Kitabi okumadan once Evetest yayinlarinda yazarin okuyucularla olan bir mektuplasma kismi var.Bence o kismi okumadan direk hikayeyi okumaya baslayin.Cunku insan o kismi okuyunca ilerde bunun kocakarilar icin olusturulmus bir hikaye oldugu aklindan cikmiyor bu da okuma zevkini azaltiyor bence.iyi okumalar
Gulyabani'yi aramaya hoşgeldiniz...
Mezarlıklar, izbe yerler, konaklar, dolunay biraz da sessizlik...
Küçük bir rüzgar esintisi ile belirir Gulyabani...
Yılllardır Gulyabani denildiğinde aklımıza Kemal Sunal'ın Süt Kardeşler filmi ve edebiyatımızın vazgeçilmez eserlerinden GULYABANİ gelir.
Gulyabani denince akla gelen ilk görüntüdür uzun boylu uzun sakallı Süt Kardeşler tasviri ve bu hemen heryerde böyle bahsedilir. Peki ya bu varlık gerçek ise ya yanıbaşımızda ise ya bizi kolluyor ise… eski anadolu kültürü ve eski metinlerde geçen bu varlığı aramaya, gerçekliğini sorgulamaya iliklerine kadar onu hissetmeye var mısın?