Sanayileşmiş ülke hükümetlerinin barış politikasına olan ilgilerinin artmasına neden, tabiî ki ahlâkî bir dönüş değil, bu soğukkanlı saptamadır.
Afganistan’daki iç savaş buna belirgin bir örnektir. Ülke Sovyet askerlerinin işgali altında kaldığı sürece, ikiye bölünmüş dünya şemasına göre yorumlanabiliyordu. İki taraf da çatışmayı kullanıyordu: Moskova kendi valisini, Batı da antikomünist Mücahitleri destekliyordu. Sorun ulusal kurtuluşmuş, yabancılara, zalimlere, inançsızlara karşı direnişmiş gibi görünüyordu. Fakat işgalciler kovulur kovulmaz asıl iç savaş patlak verdi. İdeolojik kılıftan geriye bir şey kalmadı.