1927’de Hollanda’nın Haarlem kentinde dünyaya gelen Harry Mulisch’in romanı "Archibald Strohalm" 1952’de yayımlanır. Ama ilk dönem eserlerinin en önemlisi "Het stenen bruidsbed" (1959) olarak kabul edilir. Mulisch’in romanlarının yanı sıra oyunları, şiirleri, felsefî incelemeleri de vardır. Yapıtlarında sıkça İkinci Dünya Savaşı temasına rastlanır. Hatta otobiyografik eseri "Mijn getijdenboek"ta (1975) “Savaşı pek yaşamadım, ben İkinci Dünya Savaşı’nın ta kendisiyim” der. Mulisch bugün sadece Hollanda’nın en ünlü ve saygın yazarlarından biri değil, dünyaca ünlü bir edebiyatçı. Ülkesinde aldığı Prijs der Nederlandse Letteren (Hollanda Edebiyat Ödülü, 1995), P.C Hooft Ödülü (1979) ve Constantin Huygens Ödülü (1977) gibi önemli ödüllerin yanı sıra dünya yıllardır ondan bir Nobel Edebiyat Ödülü bekliyor. Mulisch’i dünya çapında üne kavuşturan romanları "Suikast" (1982) ve "De ontdekking van de hemel" (1992) olmuştur. "Suikast" ayrıca 1986 yılında da sinemaya uyarlanır ve o yılın En İyi Yabancı Film Oscar’ını kazanır. "De ontdekking van de hemel" ise 2001 yılında filme çekilir. Yazarın 2001 yılında yazdığı "Siegfried"de Doğan Kitap tarafından yayımlanmıştır. "Süreç" ise onun 1999 yılında kaleme aldığı önemli romanlarından biridir.
Adolf adı ise günümüze kadar sorunlu bir ad olarak kalmıştır. Yeni doğan çocuklara yone Adolf adı verilebildiğinde, insanlık İkinci Dünya Savaşını artık tamamen unutmuş demektir.
Harry Mulisch diyor ki,
-Ben yazıyorum çünkü ne yazacağımı merak ediyorum.
"Benimki de biraz böyle oluyor. Ben de bilmiyorum, göreceğiz bakalım diye yola çıkıyorum. Konuşarak varamayacağım noktalara yazarak varacağımı biliyorum."
༄
Okuduğum güzel kitaplardan bir tanesi.Gayet akıcı bir konusu var.Ben zorlanmadan sıkılmadan kitabı bitirebildim.konusu itibari ile herkesin ilgisini çekmeye bilir orası ayrı ama benim hoşuma gitti gayet güzel bir kitaptı.
Kitabı farklı kılan şey, Naziler deyince artık klişe sayılabilen ve ders kitaplarında öğretilebilecek versiyondan uzak durması . Mulisch o günleri anlamak isteyenler için evdeki ve sokaktaki hayatı en ince ayrıntısına kadar anlatıyor .
_İnsanlar neden sesini çıkartamazdı? _Çıkartanların yaptıkları eylemlerin sonucu ne olurdu?
_Günler geceler nasıl geçerdi?
_Nazi yandaşlarıyla, savaş mağdurları birbirlerinin yüzüne bakmayı nasıl başardılar? _Ne zaman unutulmaya başlandı o günler? _Direnişçiler ne yaptı savaştan sonra? _Delirmeden nasıl yaşandı?
.
.
.
Mulisch , insanın unutmayı bir türlü başaramayışını da anlatıyor bir nebze . Artık her şeyi unuttuğunu sandığı an çakan bir kıvılcımla tekrar eski günlere dönmesi...
Kitabı okumayı kolaylaştıran tekniklerden birini kullanmış Mulisch : Aynı karakterlerin gelecekteki hallerini de gösteriyor .
( tanıştığı çoğu karakterin gelecekteki halini benim gibi merak edenler için bu kitap yeterince tatmin edici ) bu teknik okumayı kolaylaştırıyor ve zevkli kılıyor . Aslından çevrilmemiş olması kitaba karşı ön yargı olmuşturmasın . Yine de çeviri , su gibi akıp gidiyor en azından . Bu kitabı okumak ve anlamak için çok entel olmanıza da gerek yok .
Basıldıktan sonra filmi de çekilmiş ve film,1986'da yabancı film dalında Oscar kazanmış .
*İlgi alanınıza girebilir.
İyi Okumalar .
SuikastHarry Mulisch · Doğan Kitap · 201250 okunma
Bu kitabı okuduğumda çocuktum ablamın kitaplığından alıp okumuştum :) kahramanından birkaç yaş büyüktüm sanırım. Ondan mıdır bilmiyorum ama çok etkilenmiştim gerek konu gerekse dil olarak sıkılmadan okuduğum bir kitap olmuştu. Seneler sonra bile hafızamda hep bir yerlerde hala sakladığım şeyler kazandırdı bana. Kitap o dönemde bile ırkçılık,faşizm gibi görüşleri sorgulamaya yöneltmişti beni. Şuandaki düşünce yapısına sahip olmamda büyük payı vardır desem abartmış olmam heralde. Çok fazla bilinen bir kitap olmamakla birlikte bir çok abartılan kitaba göre hakettiği değeri göremediğini düşünüyorum.
SuikastHarry Mulisch · Doğan Kitap · 201250 okunma