1877'de Almanya'nın Calw Kasabası'nda doğdu. 1962 yılında İsviçre'nin Montagnola Kasabası'nda yaşamını yitirdi. İlk şiirini yirmi beş yaşında yazdı. Ardından Peter Camenzind, Çarklar Arasında, Gertrud, Rosshalde, Demian ve diğer romanları geldi. Birinci Dünya Savaşı'nda Alman militarizmini protesto etmek için İsviçre'ye yerleşti. İkinci Dünya Savaşı'nda hem Naziler, hem de antifaşistler tarafından sert şekilde eleştirildi. Bu eleştiriler, ayrıca sorunlu aile yaşamı ve savaş esirlerine yardım konusundaki yoğun çalışmasının sonucu ağır bir bunalım geçirdi. Jung'un öğrencisi Lang ona psikanaliz tedavisi uyguladı. Lang ile dostluğu ruhbilime ve Jung'a duyduğu ilgiyi körükleyerek şiirsel iç dünyasını zenginleştirdi. İnsancıllığı, barışseverliği ve insan yaşamını irdeleyen felsefesi, Bozkırkurdu, Narziss ve Goldmund ve Siddhartha adlı romanlarında özellikle belirgindir. Boncuk Oyunu adlı romanından sonra 1946'da Nobel Edebiyat Ödülü aldı. Doğu edebiyatına ve mistisizmine düşkünlüğü, ayrıca bireysel bunalımlara çözümü Doğu felsefesinde arayışı, 1960 yıllarında canlanan Budizm ve Zen Budizm akımlarının da yardımıyla özellikle Amerikan hippi gençliği arasında en çok okunan yazarlar arasına girmesini sağladı. Eserlerinin büyük bölümü Türkçe'ye çevrildi.
‘İnsanların büyük çoğunluğu yüzmeyi öğrenmeden yüzmek istemez.' Ne anlamlı bir söz değil mi? Yüzmek istememeleri doğal, çünkü karada yaşamak için yaratılmışlar, suda değil. Ve düşünmek istememeleri de doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil! Evet kim düşünürse, kim düşünceyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri noktaya ulaşabilir, ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelir suda boğulur.
"...Biz bir insandan nefret ettiğimizde, kendi içimizde yuvarlanıp bu insanın görüntüsüyle karşımıza çıkan birinden nefret ederiz. Bizim kendi içimizde olmayan şey, bizi kızdırmaz."
“Hep böyle durup bekleyecek misin sabah olana kadar, öğle olana kadar, akşam olana kadar?”
“Hep böyle durup bekleyeceğim.”
“Yorulacaksın, Siddhartha.”
“Yorulacağım.”
“Uyuyakalacaksın, Siddhartha.”
“Uyumayacağım.”
“Öleceksin, Siddhartha.”
“Öleceğim.”
Alıntılarla Yaşıyorum adlı YouTube kitap kanalımda bütün kitaplarını okuduğum yazarlar için detaylı okuma rehberleri paylaşıyorum. Daha çok arkadaşın bu bilgilerden faydalanabilmesi için paylaşabilirsiniz. ⬇️⬇️
İlk romanım
Hayat, doğduğumuz gün başlayıp öldüğümüz gün sonlanan amansız bir yolculuktur. Aynı zamanda hayat, doğduğumuz gün başlayıp öldüğümüz gün sonlanan amansız bir arayıştır da. Kimileri bu yolculuk esnasında sürekli arar durur; kimileri ise hiçbir zaman aramaya tenezzül etmez. Kimileri yorulur yarı yolda bırakır; kimileri asla yorulmaz, yılmadan
Bozkırkurdu’nu okumak, kitabı okuyan okur nezdinde en hafif tabiri ile bir ayrıcalık olacaktır. Tabi ki bu benim düşüncem. Son zamanlarda okuduğum en zor kitaplardan biriydi diyebilirim. Çoğu cümlesini hatta çoğu paragrafını kaç defa tekrar tekrar okuduğumu sayamadım. Bu demek değil ki Hesse’nin karmaşık ve anlaşılmaz bir dili var. Açıkçası dili
Almanların çok sevdiği bir şarkı vardır.
Siddhartha, bir belalı başımsın
Siddhartha, beni farketme sakın
Omzumda iz bırakma, yüküm dünyaya yakın
Siddhartha, hep aklımda kalacaksın
İşin mavra kısmını geçelim artık güldük eğlendik :) Hermann Karl Hesse Almanya doğumlu son derece popüler ve Nobel ödüllü yazardir. Kitapta bir arayış nirvanayı bulma söz konusu. Hayatın kendisi de bir arayış değil midir dediğinizi duyar gibiyim.
Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
SiddharthaHermann Hesse · Can Yayınları · 202037,4bin okunma