Hristina Aleksandrou

Hristina AleksandrouLal-i Gül - Boğaz'ın Yakutu yazarı
Yazar
9.8/10
5 Kişi
9
Okunma
0
Beğeni
1.157
Görüntülenme
Fakat Leyla gibi sarayda büyük bir güç sahibi olan kadınla nasıl mücadele edilebilirdi? Asıl sorun buydu. Yaşı yirmi beşe gelmesine rağmen, Leyla hâlâ Sultan’a olan yakınlığını ve yerini koruyabilmeyi başarabilmişti. Çakmak çakmak bakan gözleri, güzelliği ve buna ilaveten, yapılan dedikodulara göre, yatakta az bulunur cinsten marifetleri sayesinde kendine sağlam bir yer edinmeyi başarmıştı Leyla. Sultan’ın çabuk sıkılan, ilgisini yitiren bir mizaca sahip olmasına karşın bu kadın ona her zaman yeni bir şeyler sunarak ilgisini canlı tutmanın bir yolunu bulmayı beceriyordu. Artık Lâl-i Gül de bir kadının yataktaki saklı gücünü anlayabiliyordu...
Sayfa 105 - Literatür YayınlarıKitabı okudu
"Seçim yapma hakkının olmadığı bir hayat, dünya üzerinde cehennem hayatı sürmek demekti."
Sayfa 172 - Literatür YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
"Homeros'u okuyan kişi' demişti babası ona," İnsan ruhunun inceliğinin ne demek olduğunu bilen kişidir. "
Sayfa 171 - Literatür YayıncılıkKitabı okudu
Söz konusu dönemde verem salgını İstanbul’u da tehdit eder hale gelmişti. Sultan Abdülaziz’in kardeşi, bir önceki padişah Sultan Abdülmecit, Topkapı Sarayı sakinlerinin sağlığını tehdit eden aşırı nemden kurtulabilmek için yeni bir sarayın yapılmasına karar vermişti. Bu karar üzerine başlayan Dolmabahçe Sarayı’nın inşası, Ermeni mimarlar Garabet ve Nikağos Balyan’a verilmiş, 1843-1856 yılları arasında yaklaşık on üç yıl sürmüş olan inşa ve dekorasyonda tonlarca altın kullanıldığı rivayet olmuştu. Bu arada unutmadan eklemek gerekir ki; maalesef Sultan Abdülmecit de hayatını bu lanetli hastalık yani verem yüzünden kaybetmişti.
Literatür YayınlarıKitabı okudu
"Aşk, denizde bir fırtınaydı oysa dostluk o denizde bir liman."
Sayfa 219 - Literatür YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
"Ruhunda bu kadar büyük bir günah taşıyorsa eğer can teslim edemez insan. Günahını itiraf edip, her şeyi açıklığa kavuşturana kadar ruhu eziyet çeker sır saklayanların."
Sayfa 186 - Literatür YayıncılıkKitabı okudu
"Dost kazığı insanın başına gelecek en kötü şeydir. Farzı mahal, insan bir aşk ihanetini belki affedebilir, yeri gelir bunu anlar kimi zaman fakat dost kazığı böyle değildir. Dostun ihaneti başka olur. O asla affedilmez, anlaşılamaz!"
Sayfa 219 - Literatür YayıncılıkKitabı okudu
"Her yaranın kapanmak için kendi zamanına ihtiyacı vardır."
Sayfa 210 - Literatür YayıncılıkKitabı okudu
"Kurnazlık ancak aptalların kendilerini savunma biçimidir."
Sayfa 110 - Literatür YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
"Tutku ve aşk birbirine karıştırılabilir mi? İnsanın aşk sandığı aslında sadece bir tutkudan ibaret olabilir mi? İnsanlık tarihi bu ikisini birbirine karıştırıp, bu ölümcül hataya düşmüşlerin acı hikayeleriyle doludur."
Sayfa 91 - Literatür YayıncılıkKitabı okudu
"Oysa insanları ayıran inandıkları dinler değil. Bu ayrımları yaratan da yine kendileri gibi insanlar..."
Sayfa 88 - Literatür YayıncılıkKitabı okudu
-Bizi İstanbul’a, Sultan’a hediye olarak yollayacaklar. Senin çok güzel olduğunu, Mustafa Bey’den padişaha gönderilecek güzel bir armağan olabileceğini söyledi. -Padişah nedir?
Sayfa 23
"İzmir" diye düşündü içinden, "İnsan daha önce kaç kere görürse görsün, her zaman onu etkilemeyi başarıyor."
Sayfa 40 - Literatür YayınlarıKitabı okudu
Kaderden kaçılmaz mı yoksa önce sen davran, sonra Tanrı'yı an mı?
Sayfa 174 - Literatür YayıncılıkKitabı okudu
Resim