"Bir hayat kasırgası içinde ömir geçirenler, bir gölgelikte dinlenmek için vakit bulamayanlar, tehlikelerle arkadaş olanlar böyle geçici bir huzura kavuşunca kendi gönülleriyle hesaplaşır ve hatırlar güzelleşir."
O ne felsefede ne de "din"in "hiç"inde,
O, toprağın asırlardan beri içinde.
Hakikati bulmak için onu eşmeli, Yükselmekten bir şey çıkmaz, derinleşmeli.
Göğe doğru yükselenler bir gün yorulur, Derinleşen hakikati toprakta bulur
"Lozan, Avrupalılarla müsavi şartta imzaladığımız ilk muahededir."
demek, şimdiye kadar esir hayatı yaşamış olduğumuzu kabul etmek demektir.
Yalandır efendiler!
Ya bilgisizsiniz, ya dalkavuksunuz!
Biz Lozan Muahedesi'yle topraklarımızın büyük bir kısmını kaybettik.
Boğazları herkese açtık.
Buraları tahkim etmemeyi kabul ettik.
İçimizde propaganda yapan alçak papazların mekteplerine müsaade verdik.
Ve... Vatanımızda düşman abidelerinin yükselmesine razı olduk.
Ey şanlı mazi!
Ey büyük atalarımızın tarihe yazdığı zafer destanı!
Burada sana söven soysuz köpekler de yetişmiyor değil.
Fakat onlar bu ırkın, bu toprağın malı olmayan sefillerdir.
Avcı Hüseyin bir gece silahıyla ilerlemiş. Bir su başında silahsız yedi İngiliz neferinin su aldıklarını görmüş. Yedisini de önüne takarak esir almış ve geriye getirmiş.
Avcı Hüseyin'in lafı geçerken küçükler birbirine sokuluyor, delikanlılar heyecanla doğruluyor ve anlatan sesini yükseltiyordu. Avcı Hüseyin köyün kahramanlık ilahı gibi bir şeydi.
Ve köy ondan öyle güzel bir kahramanlık dersi almıştı ki...