Hüseyin Yayman

Hüseyin Yaymanİnsan Kaynakları Yönetimi yazarı
Yazar
10.0/10
3 Kişi
75
Okunma
0
Beğeni
3.236
Görüntülenme

En Yeni Hüseyin Yayman Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Hüseyin Yayman sözleri ve alıntılarını, en yeni Hüseyin Yayman kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İdari Reformun Türkiye Geçmişi
Türkiye özelinde yürütülen idari reform çalışmaları en başta, merkezi yönetimin gevşetilmesi hatta adem-i merkezi bir yönetim modeline geçilmesini arzularken bu talebin Osmanlı Devleti'nin son dönemine kadar vardığı bilinmektedir. Ancak ülkenin içinde bulunduğu koşullar bu talebin çok da doğru bir yaklaşım ve görüş olmadığını ortaya koyarken, bu talebin ülkenin üniter yapısını bozacağı yönünde ciddi bir kısım eleştiriler de getirilmiştir.
Sayfa 272
Osmanlı İmparatorluğu Devrinde Ücret
Osmanlı İmparatorluğunda Orhan Gazi zamanında başlayan Tımar, zeamet ve has usulü, zamanın ücret rejiminin esasını teşkil ediyordu. Has, zeamet ve tımarların geliri, nitelik bakımından devletin kendisine hizmet edenlere ödediği birer aylıktan başka bir şey değildi. Ayrıca bugünkü profesörlere tekabül eden müderrisler mensup oldukları medresenin vakıf aidatı ile geçinir ve kadılarda iş sahiplerinden şeriye aidatı alırlardı.
Sayfa 94 - Yönetimi Bilimi 2
Reklam
Yurdumuzda ilk belediye idaresinin kurulması çalışmaları, Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1854-1856 yıllarında batı ülkeleri ile artan ilişkiler sonunda başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğunda belediyeler kuruluncaya kadar, belediye işleri vakıflar tarafından yerine getiriliyordu. Bu dönemde hükümet, belediye ve yargı işleri ile kadılar ilgileniyordu. Kadılar esnaf denetimi, narh (fiyat tespiti) işlerine de bakıyorlardı.
Sayfa 1
Bir zamanar hemen hemen bütün Kürtler, kendilerini Osmanlı imparatorluğu'nun Müslüman tebaasının bir parçası olarak görüyordu. Bu Kürtlerin büyük çoğunluğu, ayrı bir ulusal kimlik bir yana, ayrı bir etnik kimliğin bile farkında değildi. Ayrı bir Kürt kimliğinin bilincine varan bir avuç eğitimli Kürt'ün lobi faaliyetine ve kampanyasına karşın, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetine karşı ilk isyanlar özünde büyük ölçüde aşiret kaynaklı ve bölgeseldi. Türkiye Cumhuriyetinin egemen etnik çekirdeğinin 1930'larda zoraki asimilasyon çabası, Kürtler arasında ayrı bir etnisite farklılığının artmasına yol açtı.
Yeni Sağ
Niskanen’in bürokratik örgütlenmelerde örgütün parçalarını ayrılması, geleneksel yönetim-örgüt ilkelerinin belirttiğinin aksine, aynı işleri yapan birden fazla birimin oluşturulması, bu birimlerin birbirleriyle ve özel sektör kuruluşlarıyla rekabete açılması önerisi de bu bağlamda önem kazanmaktadır. Aslında yerinden yönetim diye adlandırabileceğiniz yapılanma özel sektörde ve genel olarak ekonomide görülen ve hizmet sektörünün genişlemesine paralel olarak gündeme gelen Post-Fordist yapılanmanın yaygın ve esnek yapılanma niteliğinin kamu kuruluşlarına yansıtılmasıdır. (...) Yerinden yönetimci bu görünüm altında oldukça güçlü bir merkezi ve hiyerarşik işleyişin korunduğu görülmektedir. (...) Çalışanın üstü tarafından yakından denetlenmesi hiyerarşik kanallar yerine amaçların gerçekleştirebilmesindeki başarı ve performans standartlarına göre bekleneni verip vermediğinin ağırlıklı bir şekilde denetlenmesi şekline dönüşmektedir. Dar bir şekilde kadro dışında -yönetici ve uzmanlar- örgütsel işleyiş git gide çoğu geçici olarak istihdam edilen okul dışı çalışan gençlerden, kadınlardan ve azınlık gruplarından oluşmakta, bu da doğal olarak sendika ve toplu pazarlık ve sözleşme ile benzeri örgüt içi uygulamaları erozyona uğratmaktadır. Böylece makro düzeyde sendika karşıtı yöneliş, örgütsel yapılanmalarda destek görmektedir.
Sayfa 557 - Şinasi AksoyKitabı okuyacak
Şinasi Aksoy
Liberalizm, sendikal faaliyetlerin serbest piyasa ekonomisi içinde serbestçe işleyişine engel olan bir durum yarattığına işaret etmekte, temelinde politik olduğunu ileri sürdükleri bu alanın sınırlandırılması ve kontrol edilmesi gerektiğini savunmaktadırlar. Ekonomi dışı faaliyetlerin ekonomiye müdahalesinin bir çeşidi olarak yorumladıkları sendikal süreç, ücretlerin belirlenmesinde, değişen ekonomik koşullara uydurulmasındaki güçlüklerde, işe alma, işten çıkarma gibi uygulamalarda sendikal ağırlığın, üretim maliyetlerini gereksiz olarak yükselttiğini öne sürmektedirler.
Reklam
MHP'nin Kürt siyaseti
"Türklerle Kürtler bin senelik ortak din,ortak tarih ve ortak bir coğrafya neticesi olarak hem maddi, hem manevi surette birleşmişlerdir.Bugün ise ortak düşmanlar, ortak tehlikeler karşısında bulunuyorlar.Bu tehlikelerden ancak ortak bir azimle kurtulabilirler.O halde büyük bir kanaatle diyebiliriz ki bu iki milletin biribirini sevmesi her iki taraf için hem dini hem siyasi bir borçtur.Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir,Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir."
Sayfa 353Kitabı okudu
Türk milliyetçilerinin Kürt sorununa yaklaşımı
Biz 900 yıldır kardeşiz. Benim yeğenlerim Kürt'tür. Kız kardeşim Kürt'le evli. Bizim birbirimizden ayrılmamız mümkün değildir. Alparslan Türkeş,1993
Sayfa 350Kitabı okudu
giriş
"Hangi boyutundan ele alırsak alalım,bugün gelinen noktada Kürt sorunu Türkiye için hem sürdürülmesi hem de yönetilmesi zor bir mesele haline gelmiştir."