Hume, ne tümevarımın ne de tümdengelimin herhangi bir gerçeğe kesinlik kazandıramadığını ileri sürdü. Dünya hakkındaki inançlarımızın, mantık veya kanıtlardan değil, âdetler ve alışkanlıklardan kaynaklandığını savundu. Hume, kendimize ve bir dış dünyaya, hatta bir Tanrı'ya inanmak doğal olsa da, bu tür inançları meşru kılmak için yeterli kanıt bulunduğunu reddetti. "Sağduyuya" başvurmak sadece sorunlardan kaçınmaktır.