İbrahim Adnan Saraçoğlu

İbrahim Adnan SaraçoğluBitkisel Sağlık Rehberi yazarı
Yazar
9.2/10
24 Kişi
80
Okunma
44
Beğeni
5bin
Görüntülenme
Lahana, brokoliden sonra üzerinde en çok araştırma ve çalışma yaptığım sebzeler arasındadır. İnsan vücudunun değişik organlarında, yağ dokusunda ve hücre zarında (membran) biriken toksinleri (zehirli kimyasallar) atmakta....
Bazı insanlar günde yedi-sekiz bardak çay veya nescafe içtiklerinden vücut­larına bu yolla yeterli su aldıklarını sanırlar. Gerek kahve ve gerekse de çay diüretik özelliği olan etkin maddeler içerdiklerinden, idrar yoluyla vücudumuzdan fazla su atılmasına neden olurlar. Bu nedenle, fazla çay veya kahve içenlerin ayrıca su içmeleri gerekir. Susama duygusunu beklemeden gün içerisinde en az bir buçuk litre su içmek gerekir.
Keçiboynuzu, akciğer kanserini önleyen güçlü bir meyvedir.
Sayfa 241Kitabı okudu
Kanser neden %300 artış gösterdi? Bunların birinci nedeni doğal tohumların kullanılmamasıdır. İkinci sıradaki neden de hormon içerikli sebzelerdir.
Sayfa 155Kitabı okudu
Şu sıralar, kaybettiğimiz doğal tohumlarımızın ne büyük bir nimet olduğunu gerek görsel basında gerekse de yazılı basında anlatmaya çalışıyorum.
Sayfa 155Kitabı okudu
Egzama şikâyeti olanların domates tüketiminde (özellikle çiğ domates) öl­çülü olmalarını öneririm. Domates, içerdiği bazı etkin maddeler bakımından eg­zamayı azdıran bir sebzedir.
Brokoli içerdiği zengin kalsiyum oranından dolayı osteoporoz (kemik eri­mesi) hastalarına da yardımcıdır. Lahana, brokoli, karnabahar, maydanoz hepsi birer kalsiyum deposudur. Birçok kez vurguladığım gibi, bir sebze veya meyvede bir mineralin veya farklı bir etkin maddenin bol miktarda bulunuyor olması, vücudumuza aynı oranda bolca alınır anlamına gelmez. Ancak, bro­kolide kalsiyum hem çok zengindir, hem de vücudumuza zenginliği oranında alınır.
Değerli okuyucu, susuzluğunuzu yalnızca suyla gideriniz. Suyun yerini hiçbir şey dolduramaz. Bazı insanlar susuzluklarını daha sağlıklıdır diye düşüne­rek bitkisel çay veya taze sıkılmış meyve sularıyla gidermeye çalışırlar ama bu yanlış bir uygulamadır. Vücudunuzu meyve suyuyla yıkayabilir misiniz? Öyley­se susadığınızda da susuzluğunuzu yalnızca suyla gideriniz.
Biz farkında olmadan vücudumuz sürekli olarak kansere karşı denetim yap­ makta ve savaşmaktadır. Her sağlıklı insanda, yirmi dört saat içerisinde en az 50 defa kanser hücresi oluşmaktadır. Ancak, vücudumuzun bağışıklık sistemi oluşan bu kanser hücrelerini yok etmektedir. Bu nedenle güçlü bir bağışıklık sistemi çok önemlidir. Güçlü bir bağışıklık sistemi için sebze ve meyve tüketimi­ ne özen göstermek, temiz havada dolaşmak, aşırı hayvansal yağ tüketiminden uzak durmak, spor yapmak gibi birçok tavsiyede bulunulabilir.
Değerli okuyucu, Dünya Sağlık Teşkilatı’nın verilerine göre kanserin olu­ şumunda beslenmenin rolü %35, alkol ve sigara alışkanlığıysa %36 oranında etkilidir. Yani, yanlış beslenme ve kötü alışkanlıklarımız kanserin oluşumunda %71 oranında etkin rol oynayabilmektedir. Geriye kalan %29’u ise bazı ilaçlar, virüsler ve bakteriler, yaşadığımız ortamdaki havanın kirliliği, stres, fazla oranda maruz kalınan güneş ışığı ve kalıtımsal (irsi) etkenler oluşturmaktadır.
Dikkat !
Hiçbir bitkisel çayı şifalı gücü vardır diye alışkanlık haline getirmeyiniz. Hemen belirtmekte fayda görüyorum, bazı insanlar hemen hemen her gün taze nane çayı içerler. Bu kesinlikle yanlıştır. Çünkü her gün içilen nane çayı karaciğer metabolizmasının sağlıksız çalışmasına neden olmakta ve karaciğeri yormaktadır. Eğer, üç hafta boyunca her gün bir çay bardağı nane çayı içerseniz, mutlaka en az on beş gün ara vermeniz gerekir.
Değerli okuyucu, genom haritasının bilinmesi bu anlamda hiçbir şey ifade etmemektedir. Çünkü bir insanda milyonlarca gen varyasyonu vardır. Genlerin toplamı genomu oluşturur. Her gen birçok genle ilişki içerisindedir, hangi genin hangi sıradaki gen veya genlerle ilişkisi olduğunu ve bunun nasıl bir mekaniz­ mayla oluştuğunu henüz bilmiyoruz. Bu konuda ilerleyebilmek için de elimizde herhangi bir analitik metodoloji ve yöntem yoktur. Çok sayıda farklı ilişkinin or­ taya çıkardığı yeni genlerin sıra ilişkisi ve bu ilişkileri komuta eden sistemde de binlerce değişik fizikokimyasal ve biyokimyasal özelliğe sahip protein vardır. Günümüzde bu proteinlerin yarısı bile bilinmiyor.
Allah Lokman Suresinde: ’’Sîzlere şifalı bitkiler verdik” buyuruyor, Peygam­ ber Efendimiz ise eline bir bitkiyi aldığı zaman: “ Yarabbi, bana bu nimetin hik­ metini göster” diyor. Yani, yaratıcının yarattığı bitkinin (nimetin) hangi hastalığa şifa olduğunu (hikmeti) bilmek istiyor. Bilim adamlarının işi de, bitkinin (nimetin) içindeki şifa veren etkin maddeyi (hikmeti) araştırıp ortaya koymak ve insanlığın hizmetine sunmaktır.
Resim