"Kudüs, kuşların taşlanmadığı tek şehir… Orada taşlar avcılara fırlatılır. Kudüslü çocuklar, kuşların da Fatiha suresindeki, “Biz sana kulluk ederiz” cümlesindeki “biz”den olduklarını bilirler."
Leyla evet deseydi
Edebiyat değil sosyoloji olurdu.
Leyla evet deseydi
Efsane değil, evinin kadını olurdu.
Hayır dedi, aşkın ömrünü uzattı
ama
Mecnun'un ömrünü kısalttı.
Leyla evet deseydi, edebiyat değil sosyoloji olurdu. Leyla evet deseydi, efsane değil evinin kadını olurdu. Hayır dedi aşkın ömrünü uzattı, ama Mecnun'un ömrünü kısalttı.
Herkes biIir ama herkes anIamaz. İnsan, biIdikIerini anIamak için o ana kadar bekIemek zorundadır. O zaman nehirIer çağıIdamaz, insanIar konuşmaz. NehirIer denize kavuşunca susar derIer, insanIar anIayınca.
İslam dininde en ufak bir sıkıntı yok, sıkıntı kullanicilarında. Kullanıcı diyorum: gelişigüzel bir söylentiden ibaret değil onu kağıtlarla besleyenler ve de yaşayanlar. Olayın İlginç tarafı da bu zaten, ne tam yaşanıyor ne de tam yaşanmak isteniyor. Konfor bölgesinden kim kaçmak ister ki ?
Konfor bölgesi derken, oturduğunuz koltukta gerinirken veya film izlerken kalkıp camiye gitmek veya abdest alıp namaz kılmaktan da bahsedilmiyor. Lüks yaşam da dahil bunun içine. Kazandığı maddi geliri neden bir başkasına pay eder insan. "Akşama kadar eşek gibi çalışıyorum yahu!" Veya "ben bu parayı kazanmak için kaç müşterinin ağız kokusunu çekiyorum biliyor musun sen?"
Neyse sözün kısası
İbrahim Paşalı#212316929 kitabında bundan bahsediyor. Yarısına gelmedim daha lakin güzel bir kitap