Yolda bulduğu cüzdanın sahibini aramak, bunun için elinden geleni yapmak, ahlak sahibi olmanın alamet-i farikası olarak görülürken, kendimizi içinde bulduğumuz bedenin sahibini aramak çabası, gereksiz mistik bir uğraşı olarak görülür.
Leyla evet deseydi, edebiyat değil sosyoloji olurdu. Leyla evet deseydi, efsane değil evinin kadını olurdu. Hayır dedi aşkın ömrünü uzattı, ama Mecnun'un ömrünü kısalttı.
Herkes biIir ama herkes anIamaz. İnsan, biIdikIerini anIamak için o ana kadar bekIemek zorundadır. O zaman nehirIer çağıIdamaz, insanIar konuşmaz. NehirIer denize kavuşunca susar derIer, insanIar anIayınca.
''Leyla evet deseydi, edebiyat değil sosyoloji olurdu.
Leyla, evet deseydi, efsane değil evinin kadını olurdu.
Hayır dedi, aşkın ömrünü uzattı, ama Mecnun’un ömrünü kısalttı...'
"Kudüs, kuşların taşlanmadığı tek şehir… Orada taşlar avcılara fırlatılır. Kudüslü çocuklar, kuşların da Fatiha suresindeki, “Biz sana kulluk ederiz” cümlesindeki “biz”den olduklarını bilirler."
İstanbul Kriterleri
İstanbul Kriterleri
Düşmanlarımıza gelince... Onlara adaletten başka hiçbir şey borçlu değiliz. Aliya İzzetbegoviç
S.7
Dokuz köyden kovulmasına rağmen, hâlâ şehri bulamamış olanlar “doğruyu söyleyen" olamazlar.
Doğruyu bulamamış, şehirli olamamış kişi doğruyu nasıl söylesin? Olsa olsa, kendince, yanlışları söyleyebilir “onuncu