Birinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki işgal yıllarında İstanbulluların hali Nazım Hikmet’in dizelerinde şöyle yer bulur:
Yedikleri mısır koçanıydı ve arpa
ve süpürge tohumu
ve çöp gibi kaldı çocukların boynu.
İstanbul halkının bira ve birahane ile tanışması Tanzimat’tan sonraya rastlar. Daha 1840’larda ünlü Salvatore birasi Pera’da görülür... Yerli bira üretimi ise ilk, İsviçreli Bomonti Kardeşler başlatırlar 1890 yılında.
Mastori, içki ve meze trafiğini yöneten görevli demek. Patrona da barba deniyor. Meyhane çalışanlarının ünvanları hep Rumca, pedimular, palikarlar; Türkçe’ye de öyle geçmiş.