Indu Sundaresan

Indu SundaresanYirminci Eş yazarı
Yazar
9.2/10
23 Kişi
52
Okunma
2
Beğeni
1.290
Görüntülenme
Konaklama alanı devasaydı ve her çadır dizisinin nakletmek için 100 fil , 500 deve, 400 adet araba, 100 katır ve 100 taşıyıcıya ihtiyacı vardı. Büyük çadır ve direkler gibi en ağır yükü filler taşıyordu. Daha küçük çadırlar ve yükler develere yükleniyordu. Katırlar ve arabalar mutfak araç gereçleri için kullanılıyordu. Taşıyıcılarsa, küçük ama değerli parçalardan sorumluydu. İmparatorun sofrasında kullanılan porselen ve altın tabaklar ya da hükümdarlık çadırlarını süsleyen narin perdeler ve halılar hep onlar tarafından taşınırdı.
Sayfa 282 - LiteratürKitabı okudu
Ebe kadın alçak bir sesle, “bir kız” dedi. Bunu derken, Mihrünisa’ya acıyarak baktı. Bunca yıllık evlilikten sonra, bu kadıncağız doğura doğura çelimsiz bir kız bebek doğurmuştu. Ne kötü bir talih!
Sayfa 258Kitabı okudu
Eğer bir kadın kocasını seviyorsa, o vakit daha mı kolay doğururdu?
Sayfa 257Kitabı okudu
Dokuz
Yaşlılık. İyi ve dolu dolu yaşanmış bir ömrün sonu.
Sayfa 198 - LİTERATÜR YAYINCILIKKitabı okudu
Altı
"Büyürler, evlenirler. Sonra asıl yuvalarına giderler. Kendi çocukları olur.
Sayfa 132 - LİTERATÜR YAYINCILIKKitabı okudu
Selim, Ekber’in mezarının soğuk taşını öpmek için yere eğildi. Yas tutanlar gidince, dışarıda, yağmurda beklemeye koyuldu. Gözyaşları, yağmur tanelerine karışıyordu. Mezarın inşası bitince, babasının büyüklüğünü simgeleyen bir abide yükselecekti. Yıllar boyu, Hindistan halkı buraya gelip bu büyük İmparator’a saygılarını sunacaktı. Ve o, yani Selim, aziz ülkesine elinden geldiğince özen gösterecekti. Gelecek kuşaklar, Ekber’in doğru bir seçim yaptığını düşüneceklerdi. ... Gelecek nesiler onu İmparator Cihangir olarak tanıyacaktı
Sayfa 236 - LiteratürKitabı okudu
On Üç
"Prens'im yiğit erlerin ağaçlarla be de güzel savaşıyor" dedi. Adamın her kelimesinde garez hissediliyordu.
Sayfa 294 - LİTERATÜR YAYINCILIKKitabı okudu
Ekber yüzünü kaftanının yenine gömdü. Fazıl’ın ölüm haberinin üstünden üç gün geçmişti ve o kendini dairesine kapatmış, ne kimseyi görüyor ne de kimseyle konuşuyordu. Buna haremindeki zevceleri de dahildi. Böyle erkek evlatlara sahip olmak için ne günah işlemişti acaba? Murad ölmüştü. Danyal kendini içkiye ve afyona vermişti, sefil bir gençti. Selim’e gelince… O, diğer iki kardeşinden daha çok, babasının kalbini kıracak şeyler yapmıştı…
Sayfa 196 - LiteratürKitabı okudu
Ön dört
Selim'in, babasından çekindiği ve aynı zamanda ona saygı duyduğu için bastırdığı Mührünisa'ya olan tutkusu, Hindistan tahtına çıktıktan sonra ikiye katlandı. Artık, o, mutlak olandı; uyruklarının hiçbiri, iradesine ve keyfine engel olamazdı.
Sayfa 298 - The History of Hindostan- Alexander DowKitabı okudu
On Üç
Sen ilelebet asude olasın.
Sayfa 296 - Sultan Cihangir'den Mührünisa'yaKitabı okudu
Dört
Aman Allah! Cennette miydi acaba? Aklına, Kuran'dan bir ayet geldi: "İnananlar kendilerini brokar kaplı yataklarda uzanır bulacak, bahçenin meyveleri toplanmaya amade ve orada bakışları seçilmeyen genç kızlar bulacaklar; ne erkek ne cin eli değmemiş kızlar, yakutlar kadar cana yakın, mercan kadar güzel..."
Sayfa 98 - Prens SelimKitabı okudu
İmparatoriçe, kalenin doğu ucundaki merdivenlerin tepesinde durmuş, fark edilmeyi bekliyordu; arkasında Yamuna Nehri akıyor, daha gerilerde ise tozlu düzlükler uzanıyordu. Sonra, yavaş yavaş, büyük bir itidalle, merdivenlerden inerek patikanın kıyısına geldi... Ayılığı gül yapraklarına değince, kadınlar akıllarından ve kalplerinden şöyle
Sayfa 228 - LiteratürKitabı okudu
İsmet, imparatorluk dili olan Türkçe’yle yazılmış, itinalı metne bir göz attı. Ekber’in dedesi, Hindistan’ın ilk Moğol İmparatoru Babür, ana dili Türkçe’yi, devletin resmi dili olarak seçmişti. Bunu bil hassa Aksak Timur’la ilişkilerinin devamı için tercih etmişti. Bu nesiller boyu böyle devam etmekteydi. İsmet ve Gıyas Bey Hindistan’a vardıklarında Türkçe bilmediklerinden, bu dili öğrenene kadar epey zorluk çekmişledi. Saray ve çevresindeki asiller Arapça ya da Hindu dilini kullanıyorlardı. Temeli Sanskritçe’ye dayanan bu diller Farsça’dan oldukça fazla kelime almıştı. İsmet ve Gıyas Bey artık bütün bu dilleri akıcı bir şekilde konuşabiliyorlardı. Evde kullandıkları dile gelince; daha çok Farsça, Hinduca ve Arapça’nın karışımı, tuhaf bir dildi. Çocuklar İsmet ile Gıyas Bey’in ana dilleri olan Farsça yerine, Hintçe kullanmayı yeğliyorlardı.
Sayfa 57 - LiteratürKitabı okudu
Altı
Toplum yaşamında harfi harfine uyulması gereken kurallar vardı. Kişinin nasıl yaşaması ve nasıl yemesi gibi ya da nerede konuşulacağı, nerede susulacağı gibi... Ana baba evinde yaşarken, büyürken bu daha kolaydı.
Sayfa 136 - LİTERATÜR YAYINCILIKKitabı okudu
Selim, insanlara babasının ona bıraktığı bu büyük mirası yaşatmada ne kadar yetenekli olduğunu gösterecekti. Halk, Ekberi’i sevdiği kadar onu da sevecekti. Bir gün yeni kuşaklar onu Adil Padişah ya da Dürüst İmparator olarak tanıyacaktı
Sayfa 260 - LiteratürKitabı okudu