Fransız yazar Jean Echenoz, 1947’de doğdu. Sosyoloji eğitimi gördü. Echenoz’un duru bir dil ve üslup haline getirdiği süssüz anlatımı, Fransız edebiyat çevreleri tarafından büyük ilgi ve takdir topladı. Fransa’da "Fransız edebiyatının son yıllarda yetiştirdiği en büyük ustalardan" sayılan Echenoz, 1983 yılında yazdığı "Cherokee" adlı romanıyla Médicis Ödülü’nü aldı. 1989’da yayımlanan "Lac" adlı eseriyle de Avrupa Edebiyat Ödülü’ne değer görüldü. Yazarın Doğan Kitapçılık tarafından yayımlanan Türkçe’deki ilk romanı "Ben Gidiyorum", 1999 yılında Fransa’nın en saygın edebiyat ödülü olan Goncourt’u kazandı.
1999 Goncourt Ödülü (Ben Gidiyorum)
1989 Avrupa Edebiyat Ödülü (Lac)
1983 Médicis Ödülü (Cherokee)
...otuz gun bittikten sonra, başka günler ve başka haftalar birbirine eklenince, yağmurlar başlayıp günler kısalmaya, havalar soğumaya yüz tutunca, işlerin düşünüldüğü gibi olmayacağı anlaşıldı.
Kimse kimseyle konuşmaya, kimse kimseyi dinlemeye cesaret edemediğinden, herkes sürekli birbirinden kaçıyor, ailelerin içinde bile kimse kimseyi tanımıyor. Eskiden yabancı radyoların dinlenmesi nasıl ağır cezalara çarptırılıyorsa şimdi de basın hiç olmadığı kadar bağlanmış durumda. Bilinçlerde korku bu şekilde iyice yerleşince yapılacak şey basittir: susmak ve rejimin fanatikçe onaylandığı gösterilere ve Başkan Gottwald’a tapınmaya razı olmak…
İlk defa telefondan inceleme yazıyorum:) Ancak kitabın 1k’da çok az incelemesi var, ben de birkaç satır eklemeden geçmek istemedim.
Gerçekten çok şaşırttı bu kitap beni. 50 sayfada böyle bir kurgu, böyle bir anlatım, güzel bir sürpriz son falan derken, beklentimin çok çok üzerinde bir okuma deneyimi oldu.
Kitap, genç bir kadın olan Victorie’nin
Hepimizin hayata tutunmak için bir sebebi var, olmayanlar da vardır ancak sebepsizlik bile içinde bir sebep barındırır. Celal Şengör'ce ''diy mi?'' Özellikle yaşam standartların dipte ise, dünya bir savaşın içinde ise kendine bir yaşam alanı açman hayli zor hale geliyor. Asırlar boyu belki de aşkın gözümüzde bu denli önemli hale gelmesi de
Jean Echenoz'un trajik, sürekli giden, yolu top mermileriyle, hayalet uzuvlarla, savaşlarda kötürüm kalmakla, hayata kendini yenilerek bırakmakla ya da yoksullukla, bazen köprülerle, kimi zaman denizaltılarla bile kesişen karakterlerinin arasında trajediden en uzak, en iyimser, en sevilesi karakteri Emil Zatopek dünyanın en büyük koşucularından